TARTIŞMALI KHK’YA AVUKATLARIN YORUMU
28 Aralık 2017, Perşembe 06:19Tweet |
Geçtiğimiz Pazar günü yayınlanan 695-696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yer alan maddeler, Türkiye’nin gündemine oturdu. Terör suçundan tutuklu yargılananlara tek tip kıyafet uygulaması, sivillere cezasızlık ve taşerona kadro verilmesi gibi maddelerin de yer aldığı KHK’lar hakkında hem hükümetten hem de diğer çevrelerden açıklamalar gelmeye devam ediyor. Maddelerin içerikleri ve yol açabileceği mağduriyetler üzerine konuştuğumuz Av. Özlem Şan Oğuzhan ve Av. Mahmut Seçgin değerlendirmelerde bulundu.
Bir yılını dolduran OHAL döneminde yayımlanan 695-696 sayılı KHK’lar kamuoyunda tartışmalara neden oldu. KHK’ların bazı maddeleri üzerine farklı kesimlerden gelen itirazlar, hükümet kanalından yapılan açıklamalar soru işaretlerini doğurdu. Özellikle taşerona verilecek kadronun da KHK ile düzenlenmesi işçi sendikaları tarafından değerlendirilirken, terör suçundan yargılanan tutukluların mahkeme salonuna tek tip kıyafet ile getirilmesi ile 15 Temmuz ve devamı niteliğindeki olaylara müdahale eden sivillere dokunulmazlık getirilmesini içeren maddeler hukukçular ve muhalefet partileri tarafından tepki ile karşılandı.
Av. Özlem Şan Oğuzhan ve Av. Mahmut Seçgin ile üzerine tartışılan üç maddenin içeriğini ve sonuçlarını Aliağa Ekspres’e değerlendirdiler.
‘Tek Tip Kıyafet uygulaması evrensel hukuk kurallarına aykırı’
696 sayılı KHK kapsamında “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” nedeniyle cezaevinde hükümlü ve tutuklu bulunanların, duruşmalara badem kurusu ve gri renginde tulum giyerek getirilmesi yönünde düzenlenen maddeyi inceleyen Av. Özlem Şan Oğuzhan ve Av. Mahmut Seçgin, konunun evrensel hukuka ve adil yargılanma ilkesine aykırı olabileceğini vurguladı. Özlem Şan Oğuzhan, “Hiç kimse suçu sabitlenene kadar mahkum edilemez. Bu anlamda yargılanma sürecinde tek tip kıyafet ile baştan suçlu muamelesi görmesi evrensel hukuk kurallarına aykırıdır. Modern bir uygulama olsaydı köklü hukuk sistemleri olan ülkelerde de bunun örneklerini görürdük. ABD bu konuda hukuk sistemi açısından örnek alınabilecek bir ülke değil. Bu uygulama kişiyi baştan yaftalayabilecek bir uygulamadır. Uygulamanın çıkış nedeninde yargılananların takım elbise ile gelmesinin hakimin takdirini kazanması yönündeki açıklamaları iyi niyetli ancak eksik bir yorum. OHAL döneminden geçiyoruz. İnsanların hassas noktaları var ama hukukta evrensel ilkelerin ihlali de söz konusu olmamalıdır.” dedi.
Tek tip kıyafet uygulamasında dikkat çeken bir diğer konunun da bu suçlar kapsamında tek tip kıyafet uygulamasına uymayan mahkumların ziyaretçi haklarının kısıtlanacağına dair yaptırımda uygulanacağına vurgu yapan Av Mahmut Seçgin ise konuyla ilgili, “Bu uygulama ‘masumiyet karinesi’nin tamamiyle ihlali demektir. Her açıdan eksik ve hatalı bir işlem… Hukukun genel ilkeleri açısından bakacak olursak, masumiyet karinesinde ‘Kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan kimse suçlu sayılamaz’ ilkesi bir kaç tekil örneği saymazsak dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde geçerli bir ilkedir. Hukukun temel mantığı çerçevesinde ve Anayasa’ya ve kanunlarımıza da baktığımızda hukukta bir usul uygulaması vardır. Mahkeme kararı size bildirir ve itirazınızı kullanırsınız karar kesinleşir ve kişi artık sözkonusu suçu işlemiş kabul edilir. Bu usuldür ve hukukta usul ve esas birbirinden ayrılamaz. Bu uygulama masumiyet ilkesinin ihlalidir. Bunun dışında diğer bir ilke ise eşitlik ilkesidir. Bu ilke pozitif ve negatif ayrılır. Bir kişiye uygulanan ve uygulanmayan tüm kararların herkes için eşit olması gerekir. Suç suçtur, o suçun büyüklüğü ancak ceza alımında etkili olmalıdır ve kanunlarda belirlenmiştir. Anayasanın eşitlik ilkesine ve insan haklarının ihlaline neden olur. Belirli suçları işleyenlerin yargılanma esnasında belirli kıyafetleri giymesi başka suçları işleyenlerin ise serbest kıyafet giymeleri eşit yargılanma sistemini bertaraf eder.” dedi.
Bu konuda daha önce Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kaldırılma nedenini hatırlatan Avukat Oğuzhan, “Bizler daha önce DGM’lerin eşit yargılanma yönünde bir ihlal içerdiğini belirterek kaldırmasını talep etmiş ve bunu uygulamaya koymuş bir ülkeyiz. Bu uygulama da yargıdaki sanığın konumuna eşitsizlik getirmektedir. Ayrıca hakimlerin nerede takdir indirim verip vermeyeceğine güvenilmediğinin de ilanı niteliğinde bir uygulamadır.” uyarısında bulundu.
“KHK’lar OHAL’i ilgilendiren konular üzerine hazırlanmalı”
Kanunun ruhu ve lafzının önemli olduğuna değinen hukukçular özellikle Kanun Hükmünde Kararnameler ile düzenlenen kanunların ruhunu, yani bu maddeler belirlenirken üzerinde dönen tartışmaları ve çıkarılma nedenlerini anlayamadıkları için üzerine yorum yapmakta zorlandıklarını söyledi. OHAL dönemi çıkarılan yasaların özellikle Olağan Üstü Hal dönemini ilgilendiren konularda sınırlandırılması gerektiğini belirten avukatlar, her türlü düzenleme üzerine KHK çıkarılabildiğini söyleyerek bu anlamda Taşeron çalışanlara kadro verilmesi üzerine hazırlanan maddenin de meclis tarafından düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
Mecliste yer alan tüm partilerin bu konu hakkında itiraz ve taleplerinin sunularak düzenlemelerin yapılmasının önemli olduğunun altını çizen Avukat Özlem Şan Oğuzhan, “Bu süreçte her alanda Kanun Hükmünde Kararname hazırlayarak, milletin iradesini de bypass etmiş oluyoruz. Taşeron düzenlemesini de meclis yapmalıydı. 22 yıllık bir hukukçu olarak bu düzenleme üzerine yaptığım incelemede çok fazla boşluk olduğunu düşünüyorum. Örneğin, kadroya alım esnasında bir sınav uygulanacağını söylüyor, bu sınavın içeriği, sınavı geçemeyenlerin ne olacağına dair yeterli bir açıklama getirmiyor. Ayrıca kadroya geçecek işçilerin tüm haklarından feragat etmelerini ve mevcut sosyal hakları ve son TİS ile belirlenen ücretleri ile kadroya alınacağını belirtiyor. Bu şekliyle bu düzenleme ayakları yere basmayan bir düzenlemedir.” dedi.
4B’nin(geçici) kaldırılarak bu statüde çalışanların tümünün 4C’ye (sözleşmeli) geçirilmesi hakkında yorum yapan Avukat Mahmut Seçgin ise “Bu tam anlamıyla bir çalışanların kadroya alınması değildir. Kadrolaşma yönünde atılan adımdır diyebiliriz. Bizi yönetenlerin samimi olması gerektiğini düşünürken bu düzenlemelerde bir samimiyet sorunu vardır. Bu memleketin insanın devletin herhangi bir dairesinde taşeron olarak çalışması zaten kabul edilemez bir durum. Tüm kamuoyu bu sistemin kaldırılmasına yönelik fikrini beyan ederken, bu düzenlemenin seçimlere yakın paket paket verilmesi asıl amaçtan sapılıp, politik bir karar verildiğini gösteriyor.” diyerek bu sorun karşısında bir bütün şekilde bakılarak, düzenlemenin kökten çözüm olacak şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.
‘Devletin kendi otoritesini devretmesidir!’
Bir diğer önemli tartışmanın da “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında birinci fıkra hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlenen 121. madde olduğuna dikkat çeken hukukçular bu maddenin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine değindiler.
Avukat Mahmut Seçgin “15 Temmuz ve sonrasında gerçekleşebilecek herhangi bir eylem karşısında müdahalede bulunan sivillere cezasızlık uygulaması, devlet memuru ile birey arasında yaptığımız ayrımı kaldırıp, sivillerin devlet memurları ile aynı kalıplarda yaşamadığı gerçeğini yok sayan bir maddedir. Bireyler böyle önemli konularda duygusal ve doğal tepkiler verebilir ancak bu o tepkilerin hukuken doğru olduğu anlamına gelmez. Bu tepkiler yanlış ve aynı zamanda suçsa yargılanması gerekir. Bu madde ile bireyleri yanlışa sevk etmiş olursunuz. ‘%50’yi evinde zor tutuyorum’ açıklamalarının olduğu bir ülkede iktidara karşı düzenlenen her türlü tepki ve eyleme verilecek yanıtın cezasız kaldığı algısının oluşmasına yol açabilir bir düzenlemedir.” dedi.
Sivile cezasızlık verilmesinin çok yanlış bir uygulama olacağının altını çizen Oğuzhan ise, “O zaman devlete gerek yok gibi bir algı çıkıyor. Yargıya ve güvenlik güçlerine gerek olmaksızın herhangi bir cezanın karşılığını siviller verebilir ve bunu yaptığı zaman herhangi bir ölçü ve kurala bağlı olmaksızın cezasız kalabilir demektir. Bu bir geriye dönüştür. Devlet güvenliği sağlar ve toplumsal kuralları belirler. Bu madde devletin kendi otoritesini bireye vermesi, yetki devri demektir. Temel hak ve hürriyetlere aykırı olduğu gibi toplumsal barışa da büyük bir darbe vuracaktır.” açıklamalarında bulundu.
Türk Ceza Kanunu’nda zaten buna ilişkin bir düzenleme olduğunu hatırlatan Seçgin, “ Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesi bu konuda gerekli içeriği taşırken, yeniden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç yoktu. 25’inci maddede böyle koşullarda sivillerin meşru müdafaada bulunabileceği ve ceza almayacağı ancak sivilin bu müdahaleyi yaparken karşıdaki tehlike oranında tepki göstermesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.” dedi.
(EREN SARAN)

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tanzim satış ruhunu yeniden canlandırdığı

İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, zirai dona ilişkin hasar

DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen partisinden istifa etti. Ösen,

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Okul Aile Birliği Masası oluşturdu. Gelen talepler

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZSU Genel Müdürlüğü

Eğitim-İş İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Mustafa Gök, 23 Nisan Ulusal Egemenlik

17-19 Nisan tarihleri arasında düzenlenen “Bilimfest Aliağa” yoğun

ESHOT, İZULAŞ, İZDENİZ, Metro ve Tramvay işletmeleri, İZTAŞIT araçları ile

Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı Hasan Toptan, Tüpraş İzmir Rafinerisi

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi'nin 26. Haftasında Aliağa Petkimspor

Nesine 3.Lig 3.Grup 29. Hafta mücadelesinde sahasında Yozgat Belediyesi Bozokspor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin nisan ayı olağan meclis toplantısının

İzmir Tanzim Satış Marketleri’nin (İZMAR) ikinci şubesi, Menemen Ulukent'te

Alternatif müziğin üretken isimlerinden Yakarsu’nun yeni şarkısı ‘Yangınlarda’,

ALTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, sanayi ve limanlar bölgesinde

İzmir'de Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Derneği üyeleri, kentteki bisiklet

Aliağaspor FK ile Aliağa Petkimspor sporcuları, Alia Park Atla Terapi ve Rehabilitasyon

SOCAR Türkiye ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU)

Bebekler için doğru zeytinyağını seçmek, onların sağlıklı gelişimi

Aliağa HABAŞ Mehmet Rüştü Başaran Bilim ve Sanat Merkezi’nde dijital

Aliağa’da kamyonet kasasında göçmen taşıyan göçmen kaçakçısı,

Petkim’in üretim kapasitesini ve verimliliğini artıracak modernizasyon

Alp Oğuz Anadolu Lisesi önünde toplanan öğretmen, öğrenci ve veliler,

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin nisan ayı meclis toplantısının ilk

Aliağa Amatör Balıkçılar ve Deniz Sporları Derneği’nin (ALDER) 8.

Nesine 3. Lig 3. Grup 28. hafta mücadelesinde Aliağaspor FK, deplasmanda Bayburt

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi 25. haftasında Aliağa Petkimspor deplasmanda,

Efendi Derneği, toplumsal sorumluluk bilinciyle hayır faaliyetleri yürütmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir Barosu’nun

Aşk Melekler ve Kelebekler, Ey Sevgilim Yalnızlık, Beni Güzel Hatırla, Seviyorum

Hayatımızda bazı anlar vardır ki yalnızca yaşarken değil, sonrasında güzel anılar