26 Aralık 2024, Perşembe

Narda Afrika: ‘Müzik sektörünün düştüğü bataklıktan çıkabileceğini düşünmüyoruz’

9 Ekim 2023, Pazartesi 06:02

     


Türk Rock Müziği’nin önemli temsilcilerinden Narda Afrika, tüm dünyada ve ülkemizde  yaşanan ekonomik sıkıntılar, kadına, doğaya ve hayvanlara karşı yükselen şiddet ve kaosu anlattıkları yeni şarkıları “Çizgili Dayı” ile müzik dünyasında ses getirdi. Narda Afrika ile kendilerini, müzik sektörünü, yeni şarkılarını ve projelerini konuştuk. İyi okumalar.

Narda Afrika 2011 yılında kurulmuş. Uzun soluklu bir grup ve zaman içinde değişiklikler de olmuş. Grubun güncel üyelerini tanıyabilir miyiz?

Vokalde A. Barış Başarol, elektro gitarda Ersen Kamacı, bas gitarda Serkan Aksak ve davulda Fatih Börekçi’den oluşmakta.

Grubun adının hikayesini anlatır mısınız?

Nar Güneş anlamında, da ek aslında ve yani Narda: güneşte demek, Afrika ise hep sömürülmüş, hep kullanılmış, hep mutsuz bir kıta. Tıpkı insanların büyük kısmı gibi, bizler gibi.. Güneşte Afrika yani Afrika için bile, insanlık için bile hala umut var anlamında..

"Mavi Ay" ve "Çaki" şarkılarınız ile "Kaçak Gelinler" dizisine konuk olmuşsunuz? Nasıl bir deneyimdi?  Benzer çalışmalar diyeceğim ama bir yandan da son şarkınız çok toplumsal konulara değiniyor. Var mı sizce bu şarkılarınızı da dizi projelerinde değerlendirecek cesur birileri?

Kaçak Gelinler ilginç bir deneyimdi, güzel bir anıydı. Evet ‘’Çizgili Dayı’’ daha yaşamsal sıkıntılardan bahsediyor. Dizi projesi televizyondaysa biraz zor ve hatta mümkün değil, belki internet üzerinden yayın yapan dizi platformları kullanabilir. Cesaret işi doğru, şu anda ana akım televizyoncular, radyocular, müzik yazarları dahi şarkımızı görmezden geliyorlar. Halbuki bu şarkı onların da şarkısı, onların da esaretinden bahsediyor, hayat pahalılığı onlar için de aynı. Ama sizin gibi cesur basın emekçileri de var ve size de teşekkür ederiz derdimizi anlatma fırsatı verdiğiniz için.

Narda Afrika olarak her çalışmanızda yenilikçi, farklılıkları seven bir tazınız var. Dinleyicilerini şaşırtmayı seviyor gibisiniz. Yorumuma katılır mısınız? Bununla ilgili ne gibi yorumlar alıyorsunuz?

Yorumunuza katılıyoruz, değişik şeyler denemeyi seviyoruz, üretmeyi seviyoruz. İnsanlar şaşırıyor ama bu şaşırmanın neticesi genelde mutlu bitiyor. Kendi dinleyen kitlemiz oluştu ve büyüyor. Bir anda bir büyüme değil bu, sindire sindire bir büyüme. Lisedeyken bizi dinlemeye başlayanlar artık kendi hayatlarını kurdu ve biz bu süreçte onların yaşamlarını müziklerimizle süsledik. Müthiş bir keyif bu. Dolayısıyla gelen yorumlar çok olumlu.

Son çalışmanız “Çizgili Dayı” On Air Music Co.  markasıyla yayımlandı. Tüm dünyada ve ülkemizde  yaşanan ekonomik sıkıntılar, kadına, doğaya ve hayvanlara karşı yükselen şiddet ve kaos; üzerine böyle bir şarkı yaptığınızı söylemişsiniz. Eleştirdiği kadar eğlenceli bir şarkı olan parçanın adını “Çizgili Dayı” koymak fikrine nasıl karar verdiniz? Müzikseverlerden ve müzik çevrelerinden ne gibi tepkiler aldınız?

Direkt şarkının içinde geçtiği için kullandık. İsim sevimli geldi insanlara ve melodilerde. Ama sözlere kulak kabarttığınızda bir kriz, dram ve isyan hali var. Genelde gelen yorumlar taşın altına elimizi koyduğumuz için teşekkürler minvalindeydi ve müzik basınından yeterli desteği göremediğimiz yönündeydi. Dinleyenler aslında her şeyin çok farkındalar.

Bir söyleşinizde “ Müzik sektörü gitgide daha da kötüleşiyor. Kaliteli müzik değil tutan müzik etrafında birleşiyor tüm elementler. Tüm dünya gibi müzik de bir bataklıkta. O yüzden biz şarkılarımızı, içimizden geldiği gibi, piyasa standartlarından etkilenmeden yapmaya devam ediyoruz.” demişsiniz.  Peki böyle bir sektörde ayakta kalmanın sırrı ne diye sormak istiyorum? Müzik sektörünün düştüğü bataklıktan kurtulması için müzisyenlerin sorunlarının bitmesi gerekiyor önce. Bununla ilgili çalışmalar yapılmıyor yazık ki; kimlerin somut adımlar atmasını beklersiniz?

Sektörün bu bataklıktan çıkabileceğini düşünmüyoruz. Tüm uzuvlarıyla arızalı bir sektör. Eskiden iyi müzik çıkartmaya gayret ediyordu sektör ve şimdi ne tutarsa onu veriyorlar insanlara. Tüm hayat böyle şu anda kaliteli ev yemeklerinin yerini burgerler, kaliteli müziğin yerini kötü müzik aldı. Dinleyenlerin iyi müzik arayanları bir şekilde ulaşıyor bu müziğe ve fakat geri kalanının haberi bile olmuyor çıkan kaliteli şarkılardan. Bunu müzik platformları bilinçli yapıyor. Platform takipçilerine ne sunmak isterse onu sunuyor ve netice ortada. Geçen yazın hitleri listesini herkes gördü... Koca bir gariplik tiyatrosu.

Yine On Air Music Co. markasıyla yayımlanan “7 Dakika” şarkınızın klibini 1951 yapımı Royal Wedding müzikal filminden kurgulayarak oluşturmuşsunuz. Benzer bir çalışmayı Türk Sinemasında bir filme uygulamayı da düşünür müsünüz. Gerçekleşirse hangi film olur sizce?

Elbette düşünürüz. Ayrı ayrı cevaplamak istedik ama ortak noktaları olan filmler çıktı ortaya dikkat ederseniz :)

Barış – Hababam Sınıfı

Serkan- Korkusuz Korkak

Ersen- Neşeli Günler

Fatih- Hababam Sınıfı

Yeni projelerinizden bahseder misiniz? Sahne var mı mesela yakınlarda?

Yakında sahne olacak ve bir yeni şarkı daha gelecek. Bu yeni şarkı da bizim için heyecan verici.

Son olarak röportajlarımdaki klasik sorumdur size de sormak isterim.  Narda Afrika’nın elinde sihirli bir değnek olsaydı ne yapardı?

Çizgili Dayı’da bahsettiğimiz tüm sorunları halledip tüm canlılar için adil ve mutlu bir dünya inşa ederdik.

(SERKAN SELİNGİL) 

 







 
Son Eklenen Haberler