‘Yazmak benim için tahammül ve reddetme biçimi’
10 Şubat 2025, Pazartesi 06:44Tweet |
Öykülerindeki etkili anlatımıyla hayatın içinden suskunlukları, hüzünleri ve yalnızlıkları dile getiren Fil Yası ve Sabriye’yi Boğmuşum kitaplarının yazarı Serpil Canalan ile yazarlık serüveni, kitapları ve edebiyat üzerine konuştuk. İyi okumalar.
Yazarlık yolculuğunuz nasıl başladı? Hayatınızın neresinde konumluyorsunuz yazmayı?
Yazıyla ilişkim çocukluğumda başladı. Çocukken kalabalık oyunlar oynamayı sevmiyordum. (Sanırım hâlâ öyle; kolektif işlere yatkın olduğum pek söylenemez. Benim için yazmanın cezbedici yanı; yalnız, tek başına yapılabilen bir şey olması.) Çocukken beni gazeteci gibi hissettiren, herkesten gizlediğim bir deftere birtakım hikayeler yazıyordum. Bu defterle ilgili küçük de bir korku yaşadığımı anımsıyorum; ya bu yazdıklarım çevremdeki herhangi biri tarafından okunursa? Sanırım gerçeklerle örüntülü bir takım durum ve olaylar ya da kişiler içerdiğinden bu hikâyelerin başıma bela olacağı endişesini yaşıyordum. Nihayetinde defter, bir akranım tarafından ele geçirildi ve yazdıklarım küçük bir kalabalığın içinde dalga geçilerek seslendirildi. Duyduğum korkuyla defteri, seslendiren kişinin elinden yırtasıya çekiştirip kendi ellerimle paramparça etmiş ve küçük sırlarla dolu bu oyunu trajik bir şekilde sonlandırmıştım. Çocukken oyun kurduğumuz şeyler, nesneler ve temalar genellikle ilerideki yaşantımız özellikle de uğraşlarımız konusunda belirleyici bir temsiliyet barındırıyor.
Günlük hayatımda da herhangi bir şeyi yazıyla ifade etmeye ihtiyaç duyan biriyim. Konuşurken sözcükleri, düşünceleri kaybediyorum. Bir yazar, metinleri aracılığıyla konuşur, söz alır. Yazmak benim için bir görme, tahammül ve reddetme biçimi. Bir tür kazı aracı; hayatın, düşüncenin, psişenin ve anlamın derinliklerine ulaşmamı sağlayan bir yol. Yazarak düşünmeyi, yazıyla gelişen, şekillenen sürprizleri, yol ayrımlarını, yanılgıları ve yazarak öğrenmeyi, anlamayı seviyorum. Ama olmazsa olmazım değil. Bir sabah uyandığımda; yazmaktan vazgeçebilir ve yazmadan da yaşayabilirim. Ancak okumak için aynı şeyi söyleyemem. Okumadan yapamamam. Yazmak isteyip yazamadıklarınız olur, okurken ise yazamadıklarınıza rastlarsınız. Bu rastlantı benim nazarımda okumayı daha öncelikli kılıyor.
İlk öykümü yazıp tamamladığımda; içimde tutunan ama tutunduğu yere de ait olmayan, ayrıksı şeylerin başka ruhlar ve duyuşlarla el ele verip beni terk ettiği hissine kapılmıştım. Bu terk ediliş beni özgürleştirmişti. Tamamlanarak ayrışan bu şeyler; yeni boşluklar açan, geride bıraktığını çoğaltarak bir hatıraya, benden bağımsız bir yaşama dönüşen tuhaf ve tuhaflığıyla beni kışkırtan bir oyuna benziyordu. Bu oyunu sürdürmek istedim. Benim için her öykü; oyun kuralları hikayesine, atmosferine ve ritmine göre değişen başka türlü bir hayat, bir oyundur.
Sonra Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık bölümünü kazandım. Okuldan sonra öykü yazma çalışmalarıma ağırlık verdim. Bir dönem şiire heveslendim ancak benim için sanırım hep bir heves ve başarısız bir teşebbüs olarak kalacak. Bazen yine de şiir yazıyorum ancak yazdıklarımı kabul edecek kadar cesur değilim – hâlâ-
Yazarlık çoğunlukla masa başında, bir ekran karşısında (ya da önünüzde kâğıt, elinizde kalemle) yapılan, belli bir süre ya da zamanla, mekanla kısıtlı bir uğraş değil; sizi o masanın başına getiren bir süreç, bir akıntı ve zamanlar, sentezler, sorular, yüzler, değişkenler birlikteliği ve bu birlikteliğin kendine has bir varoluşu ve yaşantısı var. Ben en çok bu süreci, hayatımın içinde, paralelinde bazen yakın bazen uzaktan kendi halinde var olan ve hareket eden bu oluşu, akıntıyı seviyorum. Yazacağım ya da yazmak istediğim hikâyenin içimde, zihnimde kaynaşmaya başladığı o anı ve zamanla değişerek sürüklenmesini ya da bazen yok olmasını çok değerli buluyorum. Çünkü bazen tasarladığınız, zihninizde beslediğiniz bir hikâyeyi yazamıyor ya da yazarken pırıltısını kaybedebiliyorsunuz. Bu şuna benziyor; bir tohum ya da kökü, inanç ve istekle toprağa gömüyorsunuz ama bazen havasını ya da toprağını sevmeyen bazı bitkiler çok çabalasanız da kuruyup, ölebiliyor. Yazı evreni o topraktır işte. Bir süreliğine de olsa sizi heyecanlandırmış olan bazı fikirlerinizin ölümünü, yazı evreninizle (yazının toprağıyla) uyuşmayan tasarılarınızdan vazgeçmeyi bilmelisiniz. Öte yandan bir yazarın gelişimi önündeki en büyük engel ve tehlike bence yazdıklarına âşık olup yazdıklarının sarhoşluğuyla kendine ve yazıya karşı körleşmesidir.
Öykü ya da öyküler tamamlandıktan ya da kitaplaştıktan sonra o öyküden artık çok uzaklaşmış oluyor, yabancılaşıyorum. Bu yabancılık hissi de yazmaya dahil bir parçadır. Bazen bu yabancılık bana hiç kimsenin söyleyemeyeceği gerçekleri hediye ediyor ve ardımda bıraktıklarıma ilişkin dürüstçe bir oto eleştiri yapmama olanak sağlıyor. Bu eleştirinin bana öğrettikleriyle yeni öykülerin içine girdiğimde daha güçlü hissediyorum. Yazmanın bir varışı, olma ya da tamamlanma hali yok; yazar olarak yazının sürekli benden bir şeyler talep ederek değişmesini, hareket etmesini ancak yerleşecek, ulaşacak bir yer vaat etmemesini olağanüstü buluyorum.
Öykülerinizde hayatın sıradan görünen ama derin anlamlar taşıyan yönlerini ele alıyorsunuz. Bu gözlemi nasıl bir süreçle hikâyelerinize dönüştürüyorsunuz?
İlk bakışta görünmeyen, baktıkça kendini belli eden, hissettiren ya da bilinç ve bilinçdışınızla buluşarak başkalaşabilen, anlam kazanan, yeni kapılar açan detaylara, sıradanlıklara bakmayı, düşünmeyi o düşünceleri bir kurgu evreninde merkez yaparak, biricikleştirmeyi, yazının merceğinde görünür kılmayı seviyorum. Kuytuda, kıyıda, köşelerde kalmış ya da üzerinde sıkça düşünülmemiş, irdelenmemiş sıradanlıkları, hayatları, anları kazıdığımda altından çıkan gizler beni her zaman heyecanlandırmıştır. Genelde temadan yola çıkarak yazan bir yazar değilim. Gününe, zamanına ya da başlıklara göre şekillenen moda tema ve biçimlere ise hem okur hem de yazar olarak mesafeliyim. Yaşamın içinden ya da hayal zeminli herhangi bir kesit (ses, koku, bir duygu, bakış, mekân, eşya ya da bir rüyanın geride bıraktığı anlaşılmaz tekinsizlik) beni düğüme, çatışmaya, karakter/ karakterlere, atmosfere, metafora ve hikâyenin bütününe taşıyabiliyor. Genelde yaşamsal hakikatlere temas eden ve zaten yaşamsal hakikatlerden beslenen ama kurgulanmış öyküler yazıyorum. Çünkü hikâye anlatmak ile aktarmak aynı şey değildir. Duyduğum, tanıklık ettiğim, gözlemlediğim herhangi bir hikâye, an ya da karakteri bile mutlaka kurmacayla buluşturur, yazar bilincimde bozarak, yazının yönelişleriyle başka bir şeye; kurmacanın gerçekliğine dönüştürüyorum. Benim için işin oyunsu hazzı burada saklı. Böylece anlatılan hikâye, kurmacanın içinden sentezlenerek hakikate ve bu hakikatle özümsenen hayatlara, bilinçlere ulaşıyor.
Bir yazarın kendi hayatı, yazdıklarına ne kadar yansır? Kendi yaşamınızdan unsurlar öykülerinize ne ölçüde dahil oluyor?
İlk kez yazmayı deneyimleyen yazar ya da yazar adayları genellikle kendi öz yaşamlarına bakarlar. Bu bazen kaçınılmazdır. İyi bir başlangıç olabilir ancak sürekli kendi içine, kendi sesine, yaşamına, öz deneyimine bakmak da yazılanları tekdüzeleştirerek, bir süre sonra bir çeşit körlük yaratabilir. Belirgin bir şekilde otobiyografik öğeler içeren ama evrensel düzeyde temaslar yakalayabilen, çok sesli, samimi, edebi estetik ve zengin içeriği olan anlatıları ayırıyorum elbette. Annie Ernaux edebiyatını otobiyografik çözülmeler içeren ama evrensel ve edebi kılınmış başarılı bir örnek olarak hatırlayabiliriz. En nihayetinde kişisel olan da toplumsal, çevresel, psikolojik ve sosyolojik bir yansımasıdır. Önemli olan yaşamından ilham aldığın meseleyi, özü, neye dönüştürüp nasıl anlattığın ve nasıl çoğalttığındır. Başkalarına, başkalıklarla, yabancısı olduğumuza yakınlık kurabilen ya da kendi içimizdeki başkalıklara, tuhaflıklara, anlaşılmaz olana, yaşamla ortaklık kurabilen bir damardan uzanabilmek yazılanları hem zenginleştiriyor hem de etkileyici kılıyor.
Her metin; belirgin olsun ya da olmasın sonuçta bir parça yazarın kendisidir, diye düşünüyorum. Metin; yazarın dünya görüşü, hassasiyetleri, yazar kimliği ve birey olarak kendiliği arasındaki ilişki, iletişim, gerilim ve tecrübelerle örülüyor gibi. Ben bu ilişkinin dengeli olmasından yanayım desem de çoğunlukla yazarken otoritem yazının kendisi oluyor; çoğu zaman ipleri yazının, sözcüklerin hükmüne bırakıyor, yazının yol göstericiliğine, işaretlerine ikna oluyorum. Bazen yazmak istediğimle ortaya çıkan sonuç örtüşmüyor ve bu benim için harika bir uyumsuzluk. Her defasında iyi ki de örtüşmedi, diyorum. Fikrinizin yazarken katman kazanması, değişmesi, düşünürken aklınıza gelmeyen detayları yazarken keşfetmek tarifsiz bir mutluluk.
Serpil Canalan edebiyatını birkaç cümleyle tanımlamak isteseniz, nasıl tanımlardınız? Bu sorudan hareketle sizi tanıyabilir miyiz?
Bu tanımı okura bırakmak isterim. Ben sadece inanarak ya da inanmakta zorlandıklarıma duyduğum şüphenin inancıyla yazıyorum. İnandırabiliyorsam; ne güzel. Dediğim gibi tema, kavram odaklı yola çıkmıyorum; illa şunu, şunları yazacağım, yazmalıyım da demiyorum. Belli bir hattın, damarın uzantısı ya da bir kanona ait olma, bir janrın içinde olma, olmama gibi kaygım ve yargılarım yok. Aslolan hikâyedir; hikâyelere ve hikâyelerin gücüne inanıyorum. Örneğin öykülerim için genellikle; roman tadında öyküler deniliyor. Aslında edebi tür ayrımına da karşıyım. Önemli olan etkileyici, samimi, inandırıcı ve anlamsal olarak tat ve sorular bırakabilen hikâyeler anlatabilmektir. Öykü şu kadar kısa olmalı ya da şöyle olmalı, böyle olmamalı, roman uzun olur, novella mı değil mi? gibi soru, kural ve kategorizasyonları önemsiz buluyorum.
Kendimi bir çırpıda tanıtmam mümkün değil elbette ama; Van’ da yaşıyorum. Van Devlet Tiyatro’sunda sahne yöneticisi olarak çalışıyorum. Evliyim. Tomris ve Kar adında iki kediye anneyim.
“Sabriye’yi Boğmuşum” ve “Fil Yası” kitaplarınızda karakterlerin yalnızlıkları ve içsel çatışmaları, okuru kendi iç dünyasıyla yüzleşmeye davet ediyor. Sizce bir yazar, okuyucularının duygusal dünyasına dokunmayı nasıl başarabilir? Bu bir sorumluluk duygusu yaratıyor mu?
Yazarken sadece ve sadece hikâyeye karşı bir sorumluluk hissediyorum. Anlattığım hikâyeye karşı dürüst, karakterlere ve kaderlerine saygı, empati duyuyor ama kimi zaman da yazdıklarımla bir tartışma içine giriyorum. En nihayetinde yazının argümanlarıyla bazen ikna oluyor bazen de ikna ediyorum.
Edebiyat da dahil bütün sanat disiplinleri duygu uyandırmak üzerine vardır, öyle inşa olur. Duygu uyandırmayan bir şeyin sizi zihinsel olarak uyarması, düşünsel bir iz bırakması çok zor.
Öykülerinizde gerçeklik ve kurgu arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Kurmacanın kendi hakikatiyle yaşamsal gerçekliğe temas edebilmesi benim için önemli. Gerçeğin kurmacanın müdahalesiyle yeni bir yanılsama, yansıtma ve anlam kazanması okurken de yazarken de önceliğim. Edebi estetik denen şey biraz da kurmaca hakikatinin nasıl inşa olduğuna bağlı. Bilim kurgu, fantazya yazılırken bile yaşamsal gerçekliğe paralel olacak ya da yaşamda karşılık bulacak bir iskelete ihtiyaç duyar. Kurgu ve gerçek birbiri için vardır ve birbirlerini pekiştiren çeşitlilikler, renkler yaratarak birbirlerinin gerçekliğini sınar.
Kısa bir süre önce Alexandre Seurat’ın Sakar adlı romanını çok severek okudum. Arka kapağında tamamen gerçek bir hikâyeden yola çıkarılarak yazıldığı açıklanıyordu. Romana konu olan olay Fransa’da yaşanmış, gerçek bir olay. Romana konu olan olayın gerçekten yaşanmış olması ya da biliniyor olması romanın değerini sarsmadığı gibi olaydan haberdar olmak, bizi romana duyduğumuz merak ve ilgiden etmez. Çünkü gerçeklik ve edebiyat farklı şeylerdir. Olay, roman aracılığıyla edebiyatlaşmış dolayısıyla kurmacayla yeniden yaratılmış, özgün olarak yorumlanmış ve Sakar adını almıştır. Yukarıda da belirttiğim gibi; gerçek bir durumdan ya da izden yola çıksam bile mutlaka ve olabildiğince işi kurguya ve kurgunun duygusuna, isteklerine bırakmayı tercih ediyorum. Yazarken kendi hayatımdan, rasyonalitemden uzaklaşmak, ötekiyle empati kurmak, uzaktakine dair olanı zihnimde yuvalandırmak beni kendime başka türlü yakınlaştırıyor.
Günümüzde edebiyatın dijitalleştiği bir çağda, hikâyelerinizin derinliği ve insan ruhuna dair detayları öne çıkıyor. Dijitalleşmenin edebiyat üzerindeki etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu dönüşüm, yazım sürecinizi etkiliyor mu?
Dijitalleşmeyle birlikte edebiyat da bu yeniliğe uyum sağlamaya başladı. On-line söyleşiler, kitap kulüpleri, okur ve yazar katılımlı edebiyat etkinlikleri sayesinde insanlar daha kolay bir şekilde buluşabiliyor. Bu anlamda dijitale özel kültürel bir hareketlilik fark ediliyor. Özellikle dergi sektörü baskı ve benzeri maliyetlerden dolayı daha çok dijital yayıncılığı tercih eder oldu. Bu konuda muhafazakâr değilim; e-kitap, e-dergi okuyor, sesli kitap dinliyorum ancak kitaptan asla vazgeçemem. Kitap; içeriği, biçimi, dizgisi, kapağı ve fiziksel gerçekliği itibariyle -niteliği tartışılsa bile-daima bir sanat nesnesidir.
En nihayetinde insanı ve karanlığını, hayata, insana dair olanı anlatıyorsak; çağ odaklı değişkenleri ruhsal olandan bağımsız olarak anlamak, anlatmak ve açıklamak mümkün olamaz. O yüzden hangi çağda ve hangi koşullarda olursak olalım; ruhsal olan her zaman çözülmeyi bekleyen bir düğüm olarak karşımıza çıkacaktır.
Gelecekteki projeleriniz hakkında herhangi bir ipucu verebilir misiniz? Yeni bir kitap ya da proje üzerinde çalışıyor musunuz?
Şu sıralar üzerinde çalıştığım, çocuk ve çocukluk yalnızlığına dair büyüme hikâyelerinden oluşturmayı düşündüğüm bir öykü dosyası var. Ayrıca birbirinden bağımsız, konuları farklı bazı öykülerimi de sanırım ayrıca kitaplaştıracağım. Bir de uzun zamandır tasarladığım ve notlar aldığım bir roman projem var; yine bir büyüme hikayesi.
Röportajlarımın klasik sorusudur. Size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı ne yapmak isterdiniz?
Yeryüzündeki bütün hayvanlara özgür ve mutlu bir yaşam sağlardım.
(SERKAN SELİNGİL)
![](/media/4e7eb001875d1c6a685e4b156aa32a52aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3VZVXZxRUZaaUlyQmNwd3JuSnZ2WlpnSk9yaFhmc2NwbGJRaEJ3UmVYRUp1WmxLQkFmUGxzUEFhcHhZWHd4QkguanBn.jpg)
Chopard, kaliteli işçiliği ile dünya çapında tanınan bir marka.
![](/media/2c0309faec3a58d8ea3611fe5e75261caHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1VXSENGSHlwZldLZlh1WmJpV0ZqbUtFd3RyTVBhQmZ3bkttVXhJTWhwaEdmaUd6aFBVc0NjWnNkdHRIQUl4R0ouanBn.jpg)
Sağlıklı yaşam, doğru beslenme ile başlar ve bu noktada doğanın sunduğu en güzel
![](/media/645313f22c559430cd6a586db369fe33aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L0dRQWNsZmZoZ2pQS2lYbEhhdUVRRXJrc3FPd0R1aGxTTlRDVU1BdkpWTld0S1NUTkdUcXJKTnBtR1FzdE5GTWxfdGh1bWIuanBn.jpg)
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri, Harmandalı Katı
![](/media/cffd4b27eb4010aba1b8c1da753d0d3baHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1dvVHNnRHdIRUl0dXBOYnpkcmRSeUd0dUhCT2F2dmN3TVRhWm1iY05hYktZaUhMZVV0dlFUd01wcVhiQ1FxZm1fdGh1bWIuanBn.jpg)
Ege Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren meslek yüksekokullarının
![](/media/d9d85de4056cef0e00838838b8abee79aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L01KZWd2T3VLb1lKdUVrT2hqbHJadHNna0VCTm9jaGRod0NzVHdUVm5FdkpSempOdU5jR25VVkZXRFpFY0tCVkVfdGh1bWIuanBn.jpg)
Nesine 3. Lig 3. Grup’ta mücadele eden Aliağaspor FK, 19. hafta karşılaşmasında
![](/media/9f1c21dc30cda72f334db438862b1a02aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2FDaHdRaWJKY0VzblZTQUVESXFQenpYZVpZR1RXVFJwZXVGY3FncWVPU1FZdnpHQWduZ2xnS2FJcXVKdG9naXlfdGh1bWIuanBn.jpg)
Ege Ligi 2. Etap Karate Şampiyonası’na 14 sporcu ile katılan Aliağa Taner Erol
![](/media/e4f756fe69b94176d9bd4dc2aebca6f6aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2tBcnVPV1FiTmpUZEd6bGdpR1l1dFlVRWtIbWtZalRHSmlLbFdPb2NCd0xsdmxWb2daYVZ4SldqbmtGUGNkU1lfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir Büyükşehir Belediyesi 19 Şubat’ta İzmir Afet Koordinasyon Çalıştayı
![](/media/613b4b60b41672408b48bb77bef4d670aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L0t3Z3VwWUNZU0t3QnpJcnVzeURIbmFGWm1SR2JJUURmTXhhRHZOdUJTWmZ3a2Z3aHpYcndJZlBuWGFSTXZsU3FfdGh1bWIuanBn.jpg)
Aliağa Esnaf ve Sanatkârlar Odası ile Özel Aliağa Minik Eller Anaokulu
![](/media/382353734270781bdf98fd9b9f185a89aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L0Z1WmdsY0lRVWJYUXBHeGhhTUx1TGtUY3Jha0FIQm14R1lDVXREdFZ3Z1BuZkJCT05qalBJY1F5dndTT0RtU2ZfdGh1bWIuanBn.jpg)
Öykülerindeki etkili anlatımıyla hayatın içinden suskunlukları, hüzünleri
![](/media/0531241b8d445982a742be50a7c83eb9aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3pMa0dGcUFYWUJaZFJ2aVRKeEpsa1VqaFRkcEtyS1JlZWtRWERzbmJqa0p3cVdHTGdGTVB0d1Z6bHphaGZxUW1fdGh1bWIuanBn.jpg)
Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, Ege Denizi'ndeki deprem fırtınasıyla ilgili,
![](/media/65ffaf4cbdd810df863430dbb79dbe97aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1lmbWFBZlZRc2hyRHNmUmVrbVVTT2FERU1zcHlaZUNRYWVWUnBGQm1sR1NnbWlZU0VqbXZyVHJ4cmpQbnJ4RFNfdGh1bWIuanBn.jpg)
Aliağaspor FK, devre arası transfer çalışmaları kapsamında, Süper Lig
![](/media/9b8a9534726bc509903f073eae67be06aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L0RNbGJGbEtmSW1zRU94VmlJVVRxTUxIcEhRV2xaRnlGUkZZeVlVYWhwb2RBc3J3UEl4S1JRRm90YUJSd1hsVVhfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir Büyükşehir Belediyesi kenti olası depremlere karşı dirençli
![](/media/2334bda787d22c078dde960ec08cf39daHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3ZqbXBNT3VITlF4YVZ1cEFVeklIUHlHWlBxUktUaVFTY05QYnRQdk5hQ1ZUV09NZ0N3UVJTZ2l2emdxZHhzcGVfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir'de 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitirenler
![](/media/e0729d8e62fc9cc19434757167ced435aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2FVTHZHTXdBb1lLdnpOdFF2a3hsUm1XY1VFelBpTmJGUlR1Y0FHb0p0Q3Vzb3Vsd0lySU1vZHhodGNBbXBEY0RfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir'de, Aliağa’nın da aralarında bulunduğu 12 ilçede, 40 jeotermal
![](/media/726f03bf80bca003287aee8a3bf45fb3aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L0JTT2VNTlRRb0Nxd2FPTlBEYnBVRXRoRnN3YkpxeUFra25KRW9YTk1DRWlhaFRmY3daSkFHUVNOanJjRWJBaFdfdGh1bWIuanBn.jpg)
İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aliağa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek,
![](/media/a1eb3e1eefd84b479c939cbde8bc9b70aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3ZVY2pZVFFaaVFGbFJvbFB4VnRyUWt5VElQSUJIVkJtVWtFR29sa1FmR2RoZWJqV2dWdlNDdEt5ZGx6V0VORkxfdGh1bWIuanBn.jpg)
Yaprak Dökümü, Kurtlar Vadisi, Dudaktan Kalbe, Yabancı Damat, Fedai,
![](/media/a80fa953fd19e3ce8302527826eba1afaHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1Fua051a3hvZHRiWmJjQU9lc3pTUURqclZSVGl1WXpua3R4Z2ZXdnNMU3FmeHZwbUxGR2Naa2Z2c0JlQ1hCREVfdGh1bWIuanBn.jpg)
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, bölge liman başkanlıkları bazında,
![](/media/66e274795965c75a05936ef44aacd777aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2x3RFNDSFJqa0lXZ1h5TnR6QXJYRktQakt1QkdPSVR5YWtaQ1VJSGFDQXh4Qkt1SGt5SEh1WU12UE56WnZUTVZfdGh1bWIuanBn.jpg)
Aliağa Belediye Meclisi Şubat ayı Olağan Toplantısı gerçekleştirildi. Aliağa
![](/media/a0f61dc107c703f5d389f8ccba44a99eaHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L29XUEt6bFBWR0ZiYUljUkhkaHJUd09ZbnJ2WlpzUWpyWUtaVGNGS1JpT21TTkhiY2VCYUZTcHRJb2t5c1VwR29fdGh1bWIuanBn.jpg)
FIBA Şampiyonlar Ligi son 16 turu K Grubu’nda Aliağa Petkimspor, evinde oynadığı,
![](/media/28c4a2d143f960b63cc9cf2f5dd5f652aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2lTcXhlV2JSZ0tUQ1ltbHNOZ1dvRk9Rb0J2bHNiYnZpUm1lSURFa3JBV2RwWmRGcWd6dEhBemJQTW9ScGxuRHpfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
![](/media/1b36f74bf7d81bbefe42c061e01b278eaHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3BEeG5nQkVrWkhDQkRyYWV4SEZGSHVZSkxXdk9VTXJzY2hyZWxoenFjSnFvSWFldFF3bVpHVEZVSklFaUpvTVBfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Denizi'nde yaşanan depremlere ilişkin yaptığı
![](/media/5fae87db2ab2a7e99446cbc43ec39b70aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2JicFRGYVRNRUV4ZXdKY0JGT1dMQXpvU1R0a1dmaFVxd25RbkNFaGJBV1dhdHNmck5zblpubUJZRkVFZWxhWHFfdGh1bWIuanBn.jpg)
Demokrat Parti’den istifa eden Bağımsız İzmir Milletvekili Salih Uzun, CHP’ye
![](/media/87334c5978498a6532531c027d32d762aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L0t4VWl2YWdlRklFbUFVeWFSaW9yZEF1b01qVHB3YXFZTWJ3V2lhb1J6VUFWWXlKVVFlRGNhWExoc0NVbWhSdW5fdGh1bWIuanBn.jpg)
Uzmanlar, Ege Denizi'nde yaşanan deprem fırtınasını değerlendirdi. Uzmanlara göre,
![](/media/fbccded7dd6179aaf1c125e20accd3b5aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L21mV3ZUTVJUY0hReXJKcklpb01oQ0dKS1pHYWVVeGp6ck1JZnBldmNpelFWckJoaXJHU1prdGlRVG1hb1ljZGtfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir Büyükşehir Belediyesi, sosyal destek uygulamaları arasına beslenme
![](/media/259b093c39947fc1d1e6167bfe300d6baHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L250S3RvSm1jU1NPZVFHbERNbUl6S1VXVG53WVl0cndjb0pOV0NUSFZVakFjZW92VUF4ZnZZa0NmR2tzdldIYnFfdGh1bWIuanBn.jpg)
Basketbol Süper Ligi 17’nci hafta mücadelesinde sahasında karşılaştığı
![](/media/c3c9e00f7a0a855d268d8d485e37d3a5aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L05WRUhwbVNueUpQbmhtcW1nZVFqV0dib2pEdkhOb1lJem9PaFZHdkRKbktSSmZDREZvWklQSlVvb3VidkJ2Vk5fdGh1bWIuanBn.jpg)
Nesine 3. Lig 3.Grup 18. Hafta mücadelesinde Aliağaspor FK, sahasında konuk ettiği
![](/static/themes/default/no_photo.png?v=88621)
LOL yani League of Legends, VALORANT gibi oyunlar günümüzün en
![](/media/d797337ab072b8d2b606bbc71ac4ccedaHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2loTGl3Q3ZGcnhva2Jad2ZqZnJmS2djdVphTGdmd0dSb1VwamVVVXpoZ3R6WVJOSlJxc2lTd0VKYmd6bVBVdWlfdGh1bWIuanBn.jpg)
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İzmir 8.
![](/media/4d37e1d355df7e187c1875f20189db28aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1JNYmRjb0NNZUdtd25LbkdGQlRDanlMTEhGYlFHR2VHdlFTYkZReGFScnF1aEhsWUdBQ0ZZeEFjaER5YlJxaWtfdGh1bWIuanBn.jpg)
AK Parti İzmir 8. Olağan İl Kongresi hafta sonu gerçekleştirildi. Kongrede
![](/media/e26bf0642ce3dc38887730eb38cca9f5aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3Fpd1hNQlVvYXd4cGhtaFBIdHVvcU1KTGdNclJyY0lOZHpMQUJjSEV5T1B1RGNrT0lNQkR4V1lhbUVxZE5jWVdfdGh1bWIuanBn.jpg)
Yitiğin Adı Yok adlı öykü kitabı ve Bana Baharlar Getir adlı şiir kitabının
![](/media/80ff9104b6915000f23c51ad750163e2aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1BHeVpyamV4b0hoVE1QT2tmZFJ6dHZOV1dXR3VYR3hTWUl4UFNxTWt4SnZZWmdOWGVDZW92bnZmdWlFQk1JYWpfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir'in önemli sulak alanlarından Gediz Deltası'nın biyoçeşitliliği
![](/media/a4519cda5aa48d7434317d99769fd6a1aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L2tsS2lQbk5VSFZDV010bVZZckZxRHBia1dLck1BVW55clprRlNuRWNIcGNWampFRGRTQkVhYXZ1d2djRmdZcGFfdGh1bWIuanBn.jpg)
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Dikili Belediye Başkanı
![](/media/cd0716aca303d52e9d703478dd3be811aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L1BuZGFTYmRBWFNVTVhQdXJ4V2picFNaTk52VU5qRERqQVBlV0pmdVJCYmVaUlVscmFqQU56S09pREp4Q2ZyeG9fdGh1bWIuanBn.jpg)
Aliağa Belediyesi Aile Danışma Merkezi bir yılda 1334 vatandaşa ücretsiz hizmet