12 Eylül 2024, Perşembe

Gamze Tigis: ‘Hissetmediğim bir şeyi yazmıyorum’

12 Ağustos 2024, Pazartesi 07:42

     


Her şiirinde okuyucusuna  ayrı bir öyküsünü anlatan  Şair Gamze Tigis ile kitapları ‘İç Dökümleri’ni,‘Köz Geçit’i, ve şiiri konuştuk. İyi okumalar.

Yazma yolculuğunuza nasıl başladınız? Şiirle ilişkiniz nasıl gelişti?

Bu soru beni daima gülümseten bir soru. Çünkü geriye dönüp baktığımda kocaman bir iyi ki ile dolu. Yazma yolculuğumun klasik bir öyküsü var. Lisedeki edebiyat öğretmenimin benim şiire olan ilgimi fark etmesi ve beni şiirsel anlamda beslemesiyle başladı, bugünlere kadar geldi. Hâlâ ara ara bu konuyu aramızda konuşur güleriz. Çünkü bir öğretmenin öğrencisinin yolculuğunda rehber olması çok kıymetli.

Şiirlerinizde sanatsal bir ifade arayışında mı oluyorsunuz, yoksa daha çok duygusal bir çıkış mı hedefliyorsunuz?

Sanat ve duygu birbirinden bağımsız düşünülemeyen ve birbirini besleyen kavramlar. Sanatın duygusuz olamayacağını ama bunu yaparken de sadece -eski tabirle- “Sanat sanat içindir.” ifadesini kendime uygun bulmuyorum. Sanatsal, sağlam imgelere sahip şiirler elbette her şiir sevdalısı insanın sahip olmayı arzuladığı bir durumdur. İmgelerin her zaman kusuru, eksiği olabilir ama duygusuz bir şiir yazmak daha kaçınılası,  bir şey olur benim için. Çünkü hissetmediğimiz hiçbir duyguyu mısraya dönüştürmem, dönüştüremem. Duygusuz şiir eksik kalmış mısra kadar yaralar okurunu.

Şiirlerinizde sıkça işlediğiniz kişisel temalar ve duygular neler?

Sanırım en çok çocukluk ve geçmişe özlem ve umut diyebilirim. Çünkü içerde bir yerde çocuk Gamze’nin eksik kalan yanlarını tamamlıyorum. Ve bu ne kadar sürer inanın bilmiyorum.

Gamze Tigis olarak şiirlerinizde kendinizi ifade ederken hangi dili ve üslubu kullanmayı tercih ediyorsunuz? Bu sorudan hareketle sizi tanıyabilir miyiz? İlham aldığınız şairler var mı?

Beni gerçekten yakından tanıyan hemen herkes hissetmediğim bir şeyi yazmadığımı bilir. Her şiirin, her mısranın kendi içinde bir öyküsü var. Ve hiçbir şey öylesine birden bire değil. Beni tanıyanlar bu öykülere vâkıf olabilirler. Diğer okurlar için de bir merak unsuru doğurabilir bu durum. Çünkü şiir, şairin hayatıdır. Ve ondan bağımsız akmaz. İlham aldığım, okumaktan keyif aldığım, dönüp dönüp okuduğum çok şair var ama ilk aklıma gelen her zaman “Gülten Akın” oluyor. Ondaki o direnişi ve her şeye rağmen umudu çok seviyorum. İhtiyacımız olan bence bu. Karanlığa rağmen maviye inanmak…

Şiirinizin okuyucu üzerinde nasıl bir etki yaratmasını umuyorsunuz? Şiirlerinizin okurla kurduğu bağ sizin için ne kadar önemli?

Bir okur olarak da şiire, yazmaya gönüllü biri olarak şunu çok rahat söyleyebilirim. Şiirin okuyucusu ile bağ kurması her şeyden kıymetli. Çünkü okurla buluştuğu andan itibaren o şiir sizin yaratımınızdan çıkıp yeni bir yola evriliyor. Ne kadar çok bağ kurarsa o kadar çok hikayesi oluyor Bu da yeniden yeniden yaratılmasını ve her defasında yeniden kurulmasına olanak sağlıyor. Bir mısra bir şiir, bir şiir yüzlerce hikâye doğruyor. Şiirin büyüleyici ve çekici kısmı da tam da burası. Çünkü sizin için çok basit olan bir ifade başka birinin en derin acısını ya da sevincini ifade edebilir.

Çağdaş Türk şiirinde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?

Çağdaş Türk şiirinde ben biraz daha şiirde anlamın ve duygunun önemini savunanlardanım. Anlamsızlığı ve duygusuzluğu -şahsen- şiir olarak değerlendiremiyorum. Zaten okurken de asla keyif alamıyorum.

Şiirlerinizin toplumsal olaylara veya kişisel travmalara karşı bir tür terapi veya ifade biçimi olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet. Sadece benim şiirlerimin değil şiirin genel anlamda bir arınma, terapi ve şifalanma alanı olduğunu düşünüyorum. Çünkü şiir benim için bir katarsis yöntemi. Kendimi yeniden var ettiğim bir yer. Kendi oyun alanım. Kişisel terapi yöntemim ama okuyucuyu şifalandırır mı iyi gelir mi bunun cevabını yalnızca okuyucu verebilir. Çünkü şiir yazanı şifalandırdıktan sonra görevini tamamlar ve başka bir yolculuğa çıkar. Okuyanın kişisel yaşantısında hangi yaraya dokunduğunu, iyi gelip gelmediğini yalnız okur bilebilir. Ben bunu sadece dileyebilirim: Okuyanın ruhuna şifa olsun…

Gamze Tigis’in yazarlık  kariyerinde, "Köz Geçit" ve "İç Dökümleri" adlı şiir kitaplarıyla edebiyat dünyasında kendine sağlam bir yer edinmesini sağlayan ilham kaynakları nelerdir? Soruya ilave edeyim; eserlerinizde sıkça işlediğiniz temalar ve karakter derinlikleri hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

İç Dökümleri benim ilk göz ağrım. O olmasa şu an Köz Geçit’i konuşuyor olmazdık. İlham her zaman yanımızda olabilen bir şey değil maalesef. Ama ilhamı besleyen kaynaklar olduğuna inanıyorum. Kendini her anlamda beslemenin önemine inanıyorum. Bu bazen bir müzik bazen bir tiyatro oyunu bazen hayata karışmak ve gözlem yapmakla mümkün olabilir. Bir de okumanın hep yeni bir kapı araladığını, en iyi atölye olduğuna inananlardanım.

Şiirde belli bir kişinin hikayesini anlatıyorsam muhtemelen tanıdığım ve beni hikayesiyle etkileyen biridir. Bu bakımdan genelde kendimle konuşur gibi yazdığım söylenir. Bu bakışla da genelde Didem MADAK benzetmesi yapılıyor. Onunla anılmak benim için onur kaynağı. O samimiyette yazıyorsam ve okur bunu kabul ediyorsa ne mutlu…

Teknolojinin şiir üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijital platformlar ve sosyal medyanın şiirlerinizi yayma sürecindeki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Teknolojinin olumsuz yanları hayatımızda olsa da kültürel anlamda yayma ve paylaşım alanlarında olumlu yanları olduğu yadsınamaz. Dijital platformlar ve sosyal medya da bunların başında geliyor. Okuyabileceğimiz, ve ürettiklerinizi paylaşabileceğiniz pek çok alan var. Ve bu şiire ulaşma anlamında inanılmaz bir özgürlük ve çeşitlilik imkanı sunuyor. Hem eski kuşak hem şiire yeni başlayanlar için büyük konfor alanı bence.

Yeni çalışmalarınız var mı?

Şiire bir kere bulaşınca bırakamıyor insan. Yeni çalışmalar her zaman var. Sadece biraz demlenmeyi ve doğru zamanı bekliyorlar. :)

Röportajlarımın klasik sorusudur. Size de sormak istiyorum. Elinizde sihirli bir değnek olsaydı ne yapmak isterdiniz?

Bu çok zor bir soru çünkü değiştirmek istediğim çok fazla şey var. :) Çocukların daha temiz, sağlıklı ve mutlu büyüdüğü bir dünyaya uyanırdım. Çünkü çocuklukta yarım kalan her şey daima tamamlanmayı bekleyerek peşinizden geliyor.

(SERKAN SELİNGİL) 

 

 

 

 







 
Son Eklenen Haberler