AFFETMEK
17 Kasım 2020, SalıTweet |
Psikolog Vahide Sultan AKYOL
Biliyorum çok zor gibi geliyor ama bilgelik affetmekle başlıyor.. Affetmek karşınızdakine bahşettiğiniz bir lütuf değil, aranızdaki negatif enerji bağınızı keserek kendinize yaptığınız bir iyiliktir. Affetmediğiniz herkesle aranızda bir negatif enerji bağı oluşur ve bu bağ sizin enerjinizi tüketir. Affetmek sizi özgürleştirir... “Çocuk, yetişkinlerin mükemmel olmadığını anladığı gün ergen olur, onları affettiği gün yetişkin olur, kendini affettiği gün bilge olur.” Der ünlü yazar Alden Nowlan.
Affetmek ne değildir? Affetmek birini sevmek değildir, Size kötülük yapanı onaylamak değildir, Affetmek çaresizlik değildir, Affetmek o kişiyle ilişkiye devam etmek değildir, Affetmek o kişiye iyilik yapmak değildir, Affetmek nefretten, negatif enerjiden, öfkeden arınmak demektir.. Yapılanları duygusal olarak unutmak demektir... Enerjisel olarak özgürleşmek demektir.
Peki neden affetmeliyiz? Bunu kabullenmeniz daha zor olabilir ama asıl gerçek burada başlıyor. Hayatınıza giren herkes sizin doğum haritanızla bir etkileşim halindedir. Aksi halde yanınızdan bile geçemez...örneğin aşk yaşadığınız kişinin gezegeni sizin venüsünüzle etkileşimdedir. Kızdığınız bir kişinin gezegeni ise doğum haritanızda marsla etkileşim halindedir. Eğer haritanız ile etkileşimde olmasaydı o kişi sizin için yok hükmünde olurdu. Bu demektir ki, karşımıza çıkan her insanda sizin içinizden bir parça var. Peki ben kimseye kötülük yapmıyorum ama bana kötülük yapılıyor hep suistimal ediliyorum diyorsanız? O halde burada bu insanlardan almanız gereken dersler vardır...Gereğinden fazla özveri ve fedakarlık iyi niyet değil, kendine yapılmış bir değersizliktir...Ve bu insanlardan almanız gereken dersi alıp hatta onlara teşekkür edip sevgiyle affedin... Bilmeliyiz ki karşımıza çıkan kişi herkimse en doğru kişidir. Hiçbir şey tesadüf değildir. Bu kişiler ya bize bir ders verip dönüştürmek için yada bir yerlere götürmek için gelmiştir..
Dünya bir okul gibidir ve tüm sınavları ruhun tekamülü içindir.. Dış dünya ise iç dünyamızın yansımasıdır. İçten içe öfkeliyseniz ne kadar derine gömmüş olsanız da, hayatınızda öfkeli insanlar olacaktır. Onların görevi size içinizde bastırdığınız öfkenizi yansıtmaktır. Dönüp içinize sorun ben kime kızgınım yada kendimde affedemediğim ne var? Eğer kendinizi seviyor ve mutlu hissediyorsanız o zaman evren size, mutluluğunuzu çoğaltıp sizi sevecek insanları çekecektir.
Mevlana baktığın benim gördüğün sensin derken tamda bunu anlatıyor. Dışarıda gördüğün her şey kendi içerdeki yansıman.. Karşımıza çıkan her yanlış insan ve yaşadığımız kötü olayın aslında ruhumuzun tekamülü için bize hizmet ettiğinin bilincinde olursak hayatla olan kavgamız biter. Yine Bedri Ruhselman derki; “Ben bilirim ki; bana kötülük yapmak isteyen bir kimse “bilmeden” iyilik yapmaktadır. Bilirim ki bu kimse çok zavallı ve gafildir. Çünkü eğer bu kimse bana yaptığı bu “kötülüğün” büyük iyilikler getireceğini bilecek kadar çok bilgili olsaydı, bana kötülük yapmazdı. Bana kini, öfkeyi, intikamı ve boş yere kavgayı unutturan büyük bilgi bu oldu.” Bu yüzden affedin herkesi ama önce kendinizi...
Kim Phuc henüz 9 yaşındayken 1972'de Vietnam savaşında Pulitzer ödüllü ünlü fotoğraftaki kızdır. Küçük kız "çok sıcak! Çok sıcak!" diye bağırıp koşarken bacaklardaki deriler sallanıyordu. Vietnam'a atılan Napalm bombası sonucu vücudunun büyük bir bölümü yanan küçük kız 1996 senesinde Washington'da Vietnam savaşını anmak için bir konferansta konuşuyor ve insanlık dersi niteliğindeki şu sözleri söylüyor "O bombaları atan pilot ile karşılaşsam , ona geçmişi değiştiremeyiz derdim ama bugün, yarın hatta sonsuza dek barışa hizmet etmek için elimizden geleni yapabiliriz!" Konuşmasını bitirip kürsüden ayrıldığı sırada Kim'in eline bir kağıt sıkıştırılır. Kağıdı veren kişi birini göstermektedir. Kağıdın içinde ise "Kim! O adam benim..." Yazıyordu. İşaret edilen adama baktı. O adam 8 Haziran 1972 günü Kim'in üzerine bombalar yağdıran pilot John Plummer'dir. Pilotun eli ayağı titriyor, gözyaşlarına hakim olamıyordu. Kim, o adamı gördükten sonra kollarını açarak Plummer'e doğru koştu ve en içten duygularla ona sarıldı. Plummer yıllarca piskolojisi bozuk ve cüzdanında küçük kızın fotoğrafı ile yaşamıştır. Kim bir kez daha dünyada öfke ve nefretin değil barışın hakim olması gerektiğini göstermiş oldu. İçinizdeki ışığın artması dileğiyle...