8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ - Nazike YAŞIR
8 Mart 2023, ÇarşambaTweet |
Konuk Yazar - Selim ERKMEN
Dünya Kadınlar Günü'nün kökleri, işçi hakları hareketlerine dayanıyor ve 8 Mart Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da Dünya Kadınlar Günü olarak kabul ediliyor. Ülkemizde Kadınlar Günü, kadınların Kurtuluş Savaşı gibi kutlanıyor. Polis önlemleri, barikatlar, alan sınırlandırılması…
Kadınlardan bu kadar korkmakta haklılar çünkü son 25 yılda devleti dönüştürmeyi başaran en önemli toplumsal hareketlerden biridir kadın hareketi. Neleri mi başarmışlar? 1997’de şiddet uygulayan erkeklerin evden uzaklaştırılmasını düzenleyen Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un çıkarılması için ülke çapında bir platform oluşturuldu ve yasa 1998 yılında çıktı. Türkiye’nin 126 kadın örgütü bir araya gelerek ülke çapında bir kampanya başlattı. Toplantılar, medya ve faks kampanyaları, siyasetçilerle görüşmeler derken 1 Ocak 2002’de Yeni Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdi ve 75 yıl sonra kanun değişti. Kadının evlilik öncesi ve sonrası soyadını birlikte kullanmak, evlilik boyunca edinilen malların eşit bölüşümü, evlilik yaşının 18’e yükseltilmesi, aile reisi kocadır yerine evlilik birliğini beraber yönetirler şeklinde değiştirilmesi, kadınların meslek seçiminde eşinden izin alma şartının kaldırılması Nisan 2002’de Türk Ceza Kanunu Çalışma Grubu’nu kuran kadınlar hareketi, üç yıllık bir kampanyanın ardından 2005’te yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Kanunu’nda 30 maddenin değiştirilmesini sağladı. Kadına tecavüz eden saldırganın kadınla evlenmesi halinde cezanın affedilmesi kaldırıldı. Namus cinayetlerinde ceza indirimi kısıtlandı.
Belki kadınların bir yerden kazandığı bir başka yerden alınmaya çalışılıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, Medeni Yasa’da kadın aleyhine yeni düzenlemeler hazırlanması, kazanılmış hakların daha da kaybedileceği kaygısı yaratıyor ama kadınlar mutlaka yeniden güç toplayıp her yeni saldırıya karşı ortak mücadele yürütmeyi başarıyorlar. Hareketin tarihine bakınca kadınları kızdırmanın pek iyi sonuç vermediğini gösteriyor. Türkiye’de kadınların bu gücünün dayanağı nedir? Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Aydınlanma Devrimleri ve özellikle 1926 Türk Medeni Kanunu ile aynı zamanda bir KADIN DEVRİMİ gerçekleştirmiştir.
Yüzyıllarca eve kapatılan ve çerçevesi erkekler tarafından çizilen bir hayatı yaşamaya mahkum ve mecbur edilen kadınlarımız, daha Kurtuluş Savaşı sürecinde, Atatürk’ün ‘’Dünyada hiçbir milletin kadını, Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim, diyemez’’ sözleriyle ifade ettiği üzere, Milli Mücadele’ye büyük katkı sağlamışlar, cumhuriyetle birlikte önce insan sonra yurttaş ve en sonunda da eşit yurttaş olmuşlardır. Mustafa Kemal Atatürk muhteşem vizyonu ile bir ÇAĞDAŞ KADIN PROJESİ gerçekleştirmiştir. Ancak ülkemizin bugün getirildiği noktada yazık ki kadınlarımızın hakları bir yana artık yaşamları da tehdit altındadır. Bir yandan kadın cinayetleri, diğer yandan tacize ve tecavüze uğrayan kız çocuklarının ve kadınların sayısı her geçen gün artmakta, kadına yönelik şiddet sistematik bir hal almakta adeta sıradanlaşmakta, çoğu kez de cezasız kalmaktadır. Asıl soru kadınları nasıl koruyacağız değil, kadınların korunmaya ihtiyacı olmadığı bir dünyayı nasıl yaratacağızdır? Atatürk’ün ışığı ve yol göstericiliğinde Türk kadını asla Ortaçağ karanlığına teslim olmayacaktır.
Nazike YAŞIR
Atatürkçü Düşünce Derneği Aliağa Şubesi Başkan Yardımcısı
Kaynaklar: Atatürkçü Düşünce Derneği Basın Açıklamalarımız Kitabı (2022)
#Tarih dergisi Nisan 2021 sayısı