MUTLULUK
4 Mayıs 2017, PerşembeTweet |
TUNCAY TÜRKMEN
Aristo'ya göre “Mutluluk” insan yaşamının biricik amacıdır. Hayatımız boyunca harcadığımız tüm çabalar mutlu olmak içindir ve mutluluk, ancak erdeme ve kusursuz bir karaktere ulaşarak yakalanabilir. Kişi ancak hayatının bütününü soylu bir biçimde yaşarsa mutlu olabilir.
Kimimiz parada ararız mutluluğu, kimimiz sevgilide…
Kimimiz ailemizde, kimimiz ise sağlıkta…
Kısacası hepsinde bir "arayış" söz konusudur. Bir miktar paramız olduğunda mutlu olacağımızı düşünürüz ama o kadar para kazanınca yetmez, daha fazlasını kazanmanın yollarını ararız. Evimiz olur, ilerleyen zamanda bahçeli ev isteriz. Araba alırız, mutluluğumuz bir süre oluşur. Zaman geçtikten sonra modelini değiştirmeye çalışırız. Para mutluluk için gereklidir. Bu mutlak bir gerçek. Ama salatanın tek bileşeninin maydanoz olmadığı gibi, yaşamdaki tek mutluluk kaynağı da para değildir. Sadece para, yaşamı tüm yönleriyle mutlu etmeye yetmez.
İnsanoğlu doğası gereği, böyle her zaman daha fazlasını elde etmek için uğraşır. Ya da en iyisini bulabilmek için arayışlarını sürdürür. Andre Maurois’in “İnsanın beklemekte olduğu mutluluk, tatmakta olduğu mutluluktan daha güzeldir” sözü özetliyor insanın arayışını.
Mutluluk, öncelikle var olan yaşamımızı kabullenebilmekle başlar. Yani gerçekçi olmakla ilişkilidir. Bu kabullenmek, pes etmek değildir. Gerçeği görmektir. Yok saymak ya da yakınmak, değiştirme gücümüzü elimizden alır. Bizi kaderciliğe sürükler.
Mutluluk öğrenilir. Çünkü insanlar, mutluluğu da mutsuzluğu da yaşadığı, doğup büyüdüğü aile ve toplum içinde deneyimler ve öğrenir. Ailede hep yakınan, şikâyetçi, mutsuz, hayattan zevk almayan birinin olması, ayrıca bunun ebeveyn olması halinde bu ailenin çocukları, mutsuzluğu bir hayat şekli ve hayatın ta kendisi sanırlar. Ailenin liderleri olan anne-baba, çocukların ruhsal durumlarının da kaptanlarıdır. Çocuklardaki ruhsal ve davranışsal tepkiler ise ailenin termometresidir.
Mutluluk, bir duygudur. Bir duygunun oluşumu ise düşünce şeklimizdir. Düşünen için düşündüğü gibi yaşamak, düşünmeyen için yaşadığı gibi düşünmektir. Hayatımıza nasıl mutluluk katacağımızı zihnimizde çizdiğimiz harita ile belirleriz. Yani hedeflerimiz, amaçlarımız, yaşamı anlamlandırma şeklimiz düşünce olup bizi harekete geçiren güçtür. “Ben artık şöyle yaşayacağım, bundan sonra bu şekilde davranacağım” gibi kararlar zihinsel süreçlerin ürünüdür. Sonuçta insan, inandığı bir şeyi sürekli şekilde yaşar. Yani inandığımız gibi yaşarız.
Yakın zamanda televizyonda sıkça yer alan, Ülker markasının reklamında yer aldığı gibi, “mutluluk orada, mutluluk burada her zaman her yerde var…”
Bob Goddard’ın sözüyle noktayı koyalım, “Mutluluk, elin erişebileceği çiçeklerden bir demet yapma sanatıdır.”
Tuncay TÜRKMEN / PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve AİLE DANIŞMANI