3-6 YAŞ ÇOCUĞU; EBEVEYNLERİN İLETİŞİM KURMASI
11 Mayıs 2017, PerşembeTweet |
TUNCAY TÜRKMEN
Ebeveynlere sağlıklı, doğru bir iletişim kurmayı ne kadar istersin diye sorulsa, sanırım hep bir ağızdan “çoook isteriz” cümlesi çıkacaktır. Peki, bunun için ilk yapılması gereken nedir? Tabi ki, eşimizle iletişimimizi öncelikle gözden geçirmek gerekir. Aranızda oluşan sorunları nasıl çözüyorsunuz, hayata aynı pencereden bakıyor musunuz? Bakmasanız da, birbirinizi ANLIYOR MUSUNUZ? Aranızdaki ilişkinin temelinde sevgi ve saygı var mı? Daha birçok bunlar ve benzerleri sorulara evet veya hayır diye cevap versek de, öyle ya da böyle çocuğumuza davranışlarımızla örnek oluyoruz. “Çocuklar görür ve yapar” prensibi her zaman geçerlidir. Ebeveynler arasındaki mutlu ve doyumlu iletişimi hisseder, kendilerini güvenli ve başarılı bulurlar.
İkinci adım onların gelişim dönemleri ile ilgili bilgi edinmemizdir. Bu bilgiler çocuğumuzu daha iyi anlamamıza ve olumsuz yargılardan uzaklaşmamıza yardımcı olur. O halde, 3- 6 yaş çocuğunun gelişimsel özelliklerini incelersek, merak ve araştırma döneminde olduğunu görürüz. Çocuklar, duygularını sözel olarak ifade edebilir, çok çok soru sorarlar. Sorularına sabırla, yalın bir dille, doğru açıklamalarla yanıtlamalıyız, bu çok önemlidir. Kendini tanıma çabasındadır, çocuk. Çevresinde gördüğü birçok eylemi kendisi de yapmak ister. Örneğin; Bulaşık yıkamak, Çamaşır asmak, odun kesmek, v.b. kendisine ve çevresine zarar gelmeyecek şekilde yapabileceklerine izin vermeli ve onu yüreklendirmeliyiz.
3-6 yaş, çocuğun kişilik gelişiminin oluştuğu önemli bir zamandır. Bizim ona karşı geliştirdiğimiz tutum ve tavırlarla, kendisi ile ilgili yargılarda bulunur. Onunla ilgili yaklaşımlarımız, eğitim anlayışımız ve anne- baba tutumlarımız kendisi ile ilgili olumlu ya da olumsuz yargılarda bulunmasına neden olur. “Hayır” oraya gitme, buraya gel”, “Yemeğini çabuk ye” gibi cümlelerle; yönlendirme yapmış ve emir vermiş oluruz. Çocuğa anne-babanın duygu ve düşünceleriyle davranması gerektiği mesajını verir, çocuk “Sen bilemezsin senin için en iyi olanı ben bilirim benim kararlarım doğrudur.” Mesajını alır. Çocuk söylenenin tersini yapabilir veya isyan edebilir. Bu konuda esneklikler mutlaka olmalıdır.
"Sen iyi çocuk ol böyle yap" demekle; Ahlak Dersi vermiş oluruz. Bu durum, çocuğa otoritenin gücünü gösterir, senin bilgi düzeyin yeterli değil, mesajını verir. Çocuğun davranışını daha şiddetle savunmasına yol açabilir. "Oyuncaklarını dağıtırsan sana oyuncak almam.” ,”Bir daha sokağa çıkmayacaksın.” Gibi cümlelerle; Göz Dağı Vermiş oluruz. Böylece çocuk sindirilir, gücenme ve kızgınlık duyguları yaşayabilir. Yeni bir etkinlik yapmayı öğretirken; Öğretmek, Nutuk Çekmek ve Mantıklı Düşünceler Önermek sorun yaratmayabilir. Ancak, bir sorun olduğunda bu mesajlar sürekli verilirse, çocukta yetersizlik duygusu, küsme ve söylenenlere cevap vermeme gibi sonuçlar doğurabilir. "Aptal- Şaşkın", "Sulu göz", "Kötü çocuklar gibisin” vb. olumsuz değerlendirmeler içeren bu ifadelerle; Çocuğumuzu Yargılamış, Eleştirmiş ve Ad takmış oluruz. Bu durum, çocuğun kendisini değersiz hissetmesine neden olur, benlik saygısını olumsuz etkiler, çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılayabilir.
Çocuğumuzla etkili iletişim kurmanın en iyi yolu öncelikle onu DİNLEMEK’tir. Anlamak için dinlemek gerekir. İyi şeyler söyleyebilmek için de iyi dinlemiş olmamız gerekir. Çoğu zaman büyükler çocukların ilk cümlelerinden ne diyeceklerini tahmin ederler. Bu durum onların kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine engel olacaktır. Her zaman tahmin ettiğimiz şeyi söylemeyebilirler. Sık soru sormadan ve yorum yapmadan dinlemek, kıymetli bir başlangıçtır.
Önemli olan çocuğa ulaşmak, duygu ve düşüncelerini ifade etmesini teşvik etmek, konuşması, anlatması için ona fırsatlar tanımak, anlaşıldığını ona hissettirmektir.