ERGENİM, MERKEZ BENİM
29 Nisan 2016, CumaTweet |
TUNCAY TÜRKMEN
Bir geçiş dönemi olan ergenlik, çocukluk ile yetişkinlik arasındaki ince ve fırtınalı köprüdür. Bu dönemin özelliklerinden olan benmerkezci düşünce, etrafında hayli seyircilerin varlığını hissetmektir. Hayat bir oyun ise bunun esas karakteri benim düşüncesidir. Burada aslında temel vurgu ergenin, ben varım, varlığımı hissediyorum ve hissetmenizi istiyorum, ben değerliyim mesajıdır.
Ergenlik dönemi denilince birçok eğitimcinin önerileri ebeveyn üzerine yoğunlaştırılır. Ergenlik döneminin özellikleri şu şekildedir, onlara şöyle şöyle davranın ama şunları şunları yapmayın, sakinliğinizi koruyun, anlayış gösterin, iletişim içerisinde olun, saygı gösterin, sorumlulukları için fırsatlar yaratın, güvendiğinizi ve sevginizi hissettirin gibi öneri ve tavsiyeler sunulur. Bu yararlı davranış örüntüleri bu dönemde önemlidir ancak bunları sadece ergenlik döneminde uygulayıp öncesinde ve sonrasında uygulanmayacaksa, bunun yerine klasik ebeveyn yöntemleri geçerli olacaksa, bu davranışların faydası kısa süreli ve çok az etkili olacaktır. Ergenlik dönemi sıkıntıları önümüze aniden çıkan bir hortlak değildir ki, ergenin davranışlarının içerisinde doğumundan itibaren uyguladığımız davranış tarzımızın tutumumuzun, öğrettiğimiz değerlerin bir yansıması yer almaktadır. Bu yansımanın parlaklığı ergenlik döneminin şiddetiyle ters orantılıdır. Yani çocuğumuza karşı her zaman anlayışlı olup onun duygu ve düşüncelerine önem veriyorsak, onu dinleyip değer verdiğimizi hissettiriyorsak ergenlik döneminde de bunları yapmaya devam ederiz ve bu dönemi ufak tefek sıyrıklarla ve sağlıklı bir şekilde atlatabiliriz demektir.
Peki, bu dönemde yük hep ebeveynlerde midir? Tabi ki hayır. Ergenlik dönemindeki bireyin dikkat etmesi gereken önemli konulardan biri, ben merkeziyetçi tutumunu yumuşatması, hayatın merkezine kendini alırken diğerlerini tamamen dışarıda bırakmamasıdır. Özellikle aile bireylerini. Çünkü bu süreçte en çok çatışma yaşanan kişiler aile fertleri bilakis anneler olmaktadır. Ebeveynden her koşulda anlayış bekleyen ergen, onları kendisine haksızlık yapmakla, bağımsızlığına engel olmakla suçlayabiliyor. Onların düşüncelerinin de doğruluğuna inanıp, ebeveyn veya yetişkin rehberliğine açık olması önemli bir noktadır. Bu süreçte anne babalar çocuklarına karşı kurallarını yaşına uygun olarak esnetmeli, ergenler de ebeveynine olan tutumunda sakin ve çatışmacı olmayan bir yol izlemelidir. Bu açıdan ebeveyn ve ergen sınırlar konusunda oturup fikir alışverişi yapmalı, anne-baba bunlar bizim kurallarımız sende uygulayacaksın demeden önce ergeni de bu sürece dâhil etmelidir. Çünkü bu durum bizzat ergeni ilgilendirmektedir. Ergenlik dönemindeki birey, davranışlarını ergenlik kılıfında sunmadan, empatik yaklaşımla, orta yol bulma eğilimiyle şekillendirmesi gerekir.
Ergenlik dönemindeki birey artık soyut kavramlarla veya konularla daha fazla ilgilenir, düşünce dünyası gelişmiş ve ahlaki konuları sorgulamaya başlamıştır. Bu noktada önemli bir husus ergenlik dönemindeki “ait olma” ihtiyacının ağır basmasıdır. Ahlaki ve toplumsal değerlerle ilgili düşünce dünyası karışan ergen, kendini herhangi bir gurubun (özellikle ekranlarının) ateşli bir üyesi ve savunucusu olarak bulabilmektedir. Ergenlik dönemindeki birey gurubu dışındaki düşüncelere karşı acımasız eleştiriler yaparken içinde bulunduğu guruba körü körüne bir bağlanmadan ziyade sorgulayıcı bir tutumda olarak gurubuna da katkı sağlamalı ve herkese açık bir kapı bırakmalıdır.
Ergenlik dönemindeki bireylere verilecek en önemli tavsiye ise geleceklerine dair hayallerini kendilerine altın bir tepside hediye olarak sunulmayacağı, elinden gelen çabayı göstererek enerjisini ve zekâsını doğru yönde kullanmasını dilemek olacaktır. Bu fırtınalı denizden kurtulup kendini sakin sulara ya da sahile çıkartmanın yolu, bindiğimiz geminin sağlamlığı, elimizdeki, pusulanın yönü ve en can alıcı kısım ise ne kadar çaba ve gayret sarf ettiğimizdir.
Tuncay TÜRKMEN
Psikolojik Danışman