NEDEN MERAK ETMİYORUZ?
15 Ekim 2024, SalıTweet |
Nazike YAŞIR
Dilimizde merakla ilgili söylenmiş olumlu tek bir atasözü yok maalesef, örnek mi? Merak, insanı mezara sokar, fazla merak başa dert açar, insanın başına ne gelirse fazla meraktan gelir. Atasözleri yaşam kültürümüzü, hayata bakışımızı gösteren önemli ipuçları. Ülkemizin adeta bir açık hava müzesi olduğunu bu toprakların 42 ayrı uygarlığa ev sahipliği yaptığını biliyoruz da kimden öğrendik bütün bu zenginliği? Anadolu’yu karış karış dolaşmış, antik kentlerin nerede olduğunu önceden çalışmış ellerindeki haritalarla nokta atışı kazılar yapan yabancılardan öğrendik. Ülkemizdeki toprağın altındaki hazineyi alıp götüren kendi müzelerinde Anadolu Uygarlıkları başlığı altında geniş alanlar açıp bizim topraklarımızdan çıkanları sergileyen yabancı arkeologlardan öğrendik. Sadece antik kentlerimizi mi yabancılardan öğrendik? Anadolu’nun coğrafyasını, jeolojisini, yabani hayvan varlığını, iklim özelliklerini, bitki örtüsünü, fosil zenginliğini 8 ciltlik bir eserde toplayan bir Rus ataşesi olan Piyotr Aleksandroviç Çihaçof’tan öğrendik. Rus ataşesiyken Türkçe öğrenmiş,1847-1858 yılları arasında Anadolu’da yayan 14 bin kilometre yol katetmiş,1848’de 3917 metre yüksekliğindeki Erciyes’in zirvesine tırmanmış ve aynı bitki örtülerinin bir araya geldiği bölgeleri kayıt altına almış ve Anadolu’nun ilk jeoloji haritasını oluşturmuştur.(1) Doğa bilimlerine ve ülkemizin zenginliklerine meraklı bir Rus araştırmacının 8 ciltlik eserine karşı 200 yıldır hâlâ kurumsallaşmış ulusal doğa tarihi müzesi kuramadık. Nasıl bir kültürel zenginliğe sahip olduğumuzu bilmek için merak, merakı ateşlemek için de bilgi gerekiyor. Köy Enstitülerinin kurulmasında büyük emeği olan İsmail Hakkı Tonguç’un bir sözünü hatırlayalım: Bizde mideye gidecek besine ilgi gösteriliyor ama beyni besleyecek şeylerden ürkülüyor. Bu ürküntünün arkasında geri kalmışlığımızın izleri var belki de. Ünlü tarih profesörümüz Emrah Safa Gürkan bir televizyon programında, bugün geri kalmışlığımızın nedeni Osmanlı’nın geri kalmışlığıdır ve bu kaybı 100 yılda telafi etmek mümkün değildir, demişti. Hele telafi etme çabalarına engel olan karşıdevrim hareketini, bu hareketin temsilcilerinden ‘’Bize okumuş adam değil cahil adam lazım.’’ diyen Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Bülent Arı’nın sözlerini unutmadık. İşte o cahil adamlar ki Çanakkale Savaşı’ndan sonra sahada kalan savaş malzemelerini toplayıp hurdacıya satmış, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gemiyi koruyamamış yok etmiş, Osmanlı Arşivi’nin bir bölümünü Bulgarlara hurda kâğıt olarak satmıştır. Çare, akla savaş açan akılsızlar değil; Ata’mızın ‘’Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.’’ sözünü rehber edinmektir. Saygılarımla…
(1)Atlas dergisi 2022 Şubat