“MEDENİ KANUN”A DOKUNMA!
20 Şubat 2024, SalıTweet |
Nazike YAŞIR
Birçok Arap ülkesinde geçerli bir kanun, kadının eşi ölmüşse ve çocuklarının arasında erkek yoksa oturduğu evde eşinin akrabaları hak sahibi olabiliyor. İnshallah A Boy adlı film bu gerçeği işliyor ve oğlu olmayan dul kadınların uğradığı yasal haksızlık ele alınıyor. (1) Bu gazete haberi 17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nun medeniyetin anayasası olduğu gerçeğini özellikle kadınlara hatırlatıyor. Kadınların eşit yurttaşlık haklarına tahammül edemeyen bir zihniyetin bu hakları tırpanlamak için çok çaba sarf ettiğini hep şahit oluyoruz.
2010 yılında kadın erkek eşit değildir söylemiyle başlayan 2012 ve 2016 yılında TBMM Boşanmaların Araştırılması Komisyonu Raporu’yla bir hükümet programına dönüşen kadın- erkek eşitliğine karşı ideolojik saldırılar bugün Medeni Yasa’yı bütünüyle hedef almaktadır. Boşanma halinde kadına bağlanan yoksulluk nafakasının sınırlandırılması Medeni Yasa’nın alanını daraltıp hatta tamamen yürürlükten kaldırılmasına kadar uzanan taleplere kadar gidebiliyor.
Niye Medeni Kanun’un sınırlandırılıp hatta yok edilmesi üzerinde duruluyor çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni laik sisteme dahil eden en önemli hukuk devrimlerinden biridir Medeni Kanun. Sağından solundan kırpılarak yavaş yavaş kadının sahip olduğu haklarının elinden alınması karşı devrim mensuplarının en büyük hayali. Bu hayalin somutlaştırılmış halini İslam dininin baştan sona sadece ve sadece kadınla ilgili konulara odaklandığı izlenimi veren yorumlarla sosyal medyayı işgal eden sözde din adamlarının içler acısı videolarına maruz kalarak görüyoruz.
Kamuoyu tarafından İstanbul Sözleşmesi (Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi) adıyla anılan 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiye Cumhuriyeti tarafından feshedilen sözleşmeyle kadınlar aleyhine somut bir adım atılmış gibi görünüyor ama ülkemizdeki güçlü kadın hareketi bu durumu asla kabullenmiyor ve kabullenmeyecektir. ÇEDES Projesiyle değerler eğitimi adı altında öğretmenler değil din adamları aracılığıyla okullarda bir anlamda dini eğitim verme yolu açılarak laiklik sisteminin altı oyulmakta, gerici zihniyetin dünya görüşüne uygun nesiller yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Çağdaş uygarlığın güvencesi olan laik cumhuriyet akla ve bilime dayalı bir sistem dahilinde kuruldu. Kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk 1924 yılında ‘’medeni hukukta, aile hukukunda takip edeceğimiz yol ancak medeniyet yolu olacaktır’’ der. Bu yoldan biz kadınları hiç kimse geri döndüremez, karanlığın içine hapsedemez, bu böyle biline!
(1)Oksijen gazetesi 1-7 Aralık 2023