Sanatta, siyasette lafını esirgemeyenler
31 Ekim 2023, SalıTweet |
Nazike YAŞIR
Okuduklarımı, dinlediklerimi not etme alışkanlığına sahibim. Hani yangında ilk kurtarılacaklar denir ya, bu defterler benim için böyle bir öneme sahip. Hangi kaynaktan not ettiğimi her zaman yazmamışım maalesef. Başlığa uygun notlarımı sizlere sunuyorum.
12 Eylül döneminde baskı ortamını yermek için Aydınlar Dilekçesi bir meydan okumadır. Dilekçenin öncüsü Aziz Nesin’dir. Devlet başkanı olarak Kenan Evren meydanlarda konuşma yaparken Aziz Nesin’i kastederek “Ben böyle aydını ne yapayım?” der. Aziz Nesin cevap verir:1.tekil kişiyle konuşan şahıs bir şeyler söylesin diye biz aydın olmadık. Kenan Evren bu söze karşılık verir: Padişah Vahdettin’in tarihteki olumsuz imajını kastederek” Vahdettin de aydındı” der ve karşılığını Aziz Nesin’den alır: Vahdettin’in aydın olup olmadığını bilemem ama devlet başkanı olduğu kesindi. Çetin Altan’ın Meclis’te Türkiye İşçi Partisi milletvekilliği yaptığı dönemde siyasetçi olarak da büyük ses getirmişti ve usta bir yazar olmanın getirdiği güçle Meclis'te yaptığı konuşmalar çok ilgi görürdü. Yine Meclis'te konuşma yaptığı bir sırada sık sık Adalet Partisi Milletvekillerinin sözlü sataşmalarına ve hakaretlerine uğramasına rağmen Genel Kurul'u yöneten başkanvekilinin de sürekli uyarıları karşısında Altan; sizin benden yukarıda oturmanız bir marangoz hatasıdır, der. Bu söz başkanvekilini çok öfkelendirir, kendisine hakaret ettiğini söyler ve sözünü geri almasını ister. Çetin Altan bunun üzerine, TBMM tutanaklarına geçen şu düzeltmeyi yapar: "Sizin benden yukarıda oturmanız bir marangoz hatası değildir." Kanuni Sultan Süleyman ve aynı dönemde yaşamış padişahın çok değer verdiği ünlü şair Baki’nin arası bir nedenden dolayı bozulur. Kudretli padişaha söz söylemek cesaret ister. Padişahla aralarındaki dostluktan güç alarak sanatının kudretini gösterir ve mahlas denilen kendi adını bir nevi imza olarak kullandığı sözünü söyler. Baki’nin Kanuni Sultan Süleyman’a yönelik şu sözleri padişah tarafından şairin Edirne’ye sürgüne gönderilmesine yol açar: Ne sen baki ne ben Baki (baki: sürekli, kalıcı) Ünlü İngiliz aktör Peter Ustinov ‘a Amerika’ya girerken doldurması gereken bir form uzatılır. Herkesin doldurduğu bu formdaki sorulardan biri şu: Beyaz mısınız siyah mısınız yazınız. Ustinov “pembeyim” diye yazar. Görevli; böyle cevaplayamazsınız, beyaz olduğunuza göre beyazım diye yazacaksınız. Ustinov: Bak cildime, beyaz değil pembe, der ve kararından dönmez. Irk ayrımına karşı sanatçının onurlu bir protestosudur. Klasik batı müziği bestecisi ve piyanist Fazıl Say’a Alman gazeteci sanatıyla ilgili olmayan kötü niyetli bir soru sorar: Türk olmak iyi bir şey mi? Fazıl Say cevap verir: Alman olmaktan iyidir. Ahmet Vefik Paşa(1823-1891)Osmanlı devlet adamı, diplomat, oyun yazarı gibi pek çok unvana sahip bir isim. Fransa’da Osmanlı elçisi olarak görev aldığı dönemde, III.Napolyon’un arabasının aynısını yaptırarak Paris sokaklarında dolaşır. Paşa, Osmanlı Dışişlerine şikayet edilir. Fransız Hükümdarı ile Osmanlı elçisinin arabalarının benzerliğinden dolayı Paris halkı tarafından karıştırıldığını belirtirler. Paşa, İstanbul’daki Fransız elçisi padişahın saltanat kayığının aynısını yaptırmış Boğaz’da geziyor, Fransız elçisi o kayığı kaldırırsa benim bindiğim araba da kalkar. Elçi kayığı kaldırır, Ahmet Vefik Paşa da arabasını siyaha boyatır.