BUGÜN VERMEDİĞİNİZ HER SAVAŞIN YARIN KAYBEDENİ OLURSUNUZ
5 Mart 2024, SalıTweet |
Nazike YAŞIR
Başlıkta yer alan savaş sözcüğünden kastedilen; çağdaş bir ülke olma savaşı, cumhuriyet değerlerine sahip çıkma savaşı, Ortadoğu ülkelerine benzememe savaşıdır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra cumhuriyetimizin kurulması, ardından ‘’Aydınlanma Devrimleri’’ toplumsal gelişimin önemli mihenk taşlarıdır. Mustafa Kemal 19 Mayıs’ta Samsun’a indiğinde sadece Milli Mücadele’yi değil modern bir ülkeyi de planlamaya başlamıştı. Bu planlar arasında laik düzene geçişin en büyük adımı 3 Mart 1924 tarihinde atıldı ve rejim tartışmalarının nedenlerinden biri olan halifelik kaldırıldı. Ulusal egemenliğin önündeki bir engel kalktı ve ulusal devlet kurulmasının önü açıldı. İkinci yasa, şeriat kurallarının uygulanmasında önemli görevler üstlenen Şeriye ve Evkaf Bakanlığı’nın kaldırılmasıdır. Bu yasa ile topluma ait işlerle ilgili yasama ve yürütme yetkisi TBMM ile hükümetindir, dine ait işlemlerden sorumlu kurum Diyanet Başkanlığı’dır hükmü getirildi. Böylelikle din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştır.3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen üçüncü yasa ise Eğitim Birliği Yasası’dır. Şeriatı temel alan eğitim yerine eleştirel aklı temel alan çağdaş eğitim hedefleniyordu. Cumhuriyetimizin temel direği ‘’3 Mart Devrim Yasaları’’ sağ ve muhafazakar iktidarlar tarafından hep hedef alınmış, bu iktidarlar dini siyasete alet ederek karşı devrim hareketini hep canlı tutmaya özen göstermişlerdir. Yazar Murathan Mungan bir kitabında şöyle diyor: Ortadoğu politikalarının tümü İslam’ı bir şark çıbanına dönüştürmüş durumda. Bu topraklarda her şey dine dönüşüyor. İnanç şiddeti diye de bir şey var. Fiziki şiddetten farklı bir şiddet.(1)
Anayasa’nın temel hükümlerinin yok sayıldığı ayaklar altına alındığı pek çok olay her gün haber bültenlerinde, sosyal medyada karşımıza çıkıyor, adeta her türlü kuralı, yasayı yıkıp yok etmeye ant içmiş bir yönetimle karşı karşıyayız.
Süleyman Demirel’in sözünü hatırlayalım: Silah satan barış ister mi? İlaç satan sağlık ister mi? Din satan ilim ister mi? Hırsız olan hukuk ister mi? Bütün sorun bu! Yaşayarak öğrenmek bedeli en yüksek öğrenme biçimi ama laik sistemin yok edilmesi, anayasa hükümlerinin geçerliliğini yitirmesinin ülkemizde nasıl bir tahribat yarattığını yaşayarak öğrendik ve öğreneceğiz. Akan su tersine döndürülemez. Demokratik hakkımızı kullanarak yasal çerçeve içinde örgütlü mücadele yürüterek bir Ortadoğu ülkesi olma tehlikesini ortadan kaldırma gücüne sahibiz. Her yerde çatlaklar var ama ışık da o çatlaklardan sızar. Saygılarımla…
(1)Murathan Mungan-995 km (sayfa 208)