NESNELER, BİZİM ONLARA YÜKLEDİĞİMİZ ANLAMLARDAN İBARETTİR
12 Mart 2024, SalıTweet |
Nazike YAŞIR
21.yüzyılın devrimi olarak görülen sosyal medya, geliştirilen teknolojik aletler ve akıllı cep telefonlarıyla kullanılan internet artık hayatın her alanına girip dünyayı neredeyse avuç içine alacak kadar küçülten vazgeçilmez bir alana dönüştü. Dünyada ilk sosyal medya iletişimi,1971 yılında gönderilen bir elektronik postayla başladı. İletişim araçlarını şöyle bir önümüzden geçit resmi yaptırırsak;1976’da videokaset, teletext,1978’de Telefax,1979’da Walkman,1980’de IBM yani kişisel bilgisayar,1991’de İnternet,2004’te Facebook,2005’de Youtube,2006’da Twitter devreye girerek sosyal medyanın temelleri oluştu. Türkiye’de sosyal medya kullanımı dünya ortalamasının üstünde. Dünyada internete bağlı nüfusun % 62’si sosyal medyaya bağlanırken Türkiye’de bu oran % 79. (1)
İngiliz bilimkurgu yazarı Douglas Adams’ın ifadesiyle 30 yaşınıza girmeden icat edilen herhangi bir şey size heyecan verir. İcatlar yaratıcıdır, hayatı kolaylaştırır, geleceğe şekil verir. Eğer 30 yaş üstüyseniz icat edilen her şey bizim içine doğduğumuz nesnelerin tabiatına aykırıdır ve bildiğimiz içinde yaşadığımız medeniyetin sonunun başlangıcıdır. İcatlar, yanında korku ve panik getirir. Bu panik icadın on yıl boyunca ortalıkta dolanmasıyla normalleşir ve dönüşür. Bu dönüşümü sosyal medya üzerinden düşünürsek kimi zaman insanı endişelendirecek boyutta salgın haline geldiğini gözlemleyebiliyoruz. Cep telefonları ve bilgisayar tabletlerinin ekranları çocuk bakıcısı görevini görüyor, el kadar bebelerin büyülenmiş gibi ekrana çivilenmiş hallerine insan üzülüyor. Özellikle sosyal medyada kendini gösterme ve beğeni alma bağımlısı kişilerle ilgili Psikolog Hilal Bebek, Gazete Pencere’de yayımlanan Tık Tanrısı adlı çok beğenilen yazısında şöyle diyor:’’ Ne istiyorum’’ sorusu ‘’ne istiyorsun’’ ile yer değiştirmeye başlıyor, ’’kimim ben’’ sorusu yerini’’ kim olayım ben’’ sorusuna bırakıyor. Öteki insanlar beğeni paylaşım yorum pazarının araçları. Gerçekten ‘’nasıl biriyim’’ ve ‘’ne olmak istiyorum’’ sorusundan daha önemlisi ‘’hikayem nasıl, satıyor mu’’ sorusu. Bu durumda tık tanrısının beğen emri karşısında gerçek kalabiliyor musunuz sorusunu sorduruyor Hilal Bebek.
Gemicileri güzel sesleri ve şarkılarıyla büyüleyen ve sonra onları kayalıklara sürükleyerek yok eden mitolojik deniz kızı Sirenler gibi elimize tutuşturulan parlak ekranlı beğeni sayılarının çokluğunda sarhoş olanlar, ilk ısırıklar insanlığımızın zayıf yerlerine geçiriliyor, saygılarımla.
(1)Akademik Bakış Dergisi-Değişen Dünyanın Yeni Yüzü Sosyal Medya: Mustafa Çalışkan, Yusuf Mencik