TOK GÖRÜNÜP AÇ GEZİYORUZ!
11 Şubat 2025, SalıTweet |
![](/media/ee8883bce483ef655e02221f3d0dc809aHR0cDovL2Nkbi0zNTAwNy5jZG4uaGFiZXJzaXN0ZW0uYml6L3R4T1ZVWUNHeUt1eUJTUGpHallVTENaRnpPZEVaeU5QQ21kQXliS05QV1Vod0xJUC5qcGc.jpg)
Nazike YAŞIR
Dedemizin yediği portakalın 8 kat gerisindeyiz başlıklı bir haber ilgimi çekti, haberin içeriği şu: Londra’daki Gıda Politikası Merkezi’nde görev alan Prof. Tim Lang besinlerdeki değer kaybını şöyle örnekliyor: Büyükanne ve büyükbabamızın bir portakaldan aldığı A vitamini miktarını alabilmek için günümüzde sekiz portakal yememiz gerekiyor. Bunun sebebi tarım yapılan toprakların kalitesinin gittikçe düşmesi. Ülkemizde zaten gıda çok pahalı, alabilenler de yeterli beslenemiyor. Bu durum aslında bir nevi gizli açlık. Amerikalı çevre aktivisti ve yazar Wendell Berry, kısırdöngüyü şöyle ifade ediyor: "İnsanlar sağlığa hiç önem vermeyen gıda endüstrisi tarafından doyuruluyor ve gıdaya hiç önem vermeyen sağlık endüstrisi tarafından tedavi ediliyor." Doğanın hasta olduğu yerde insanları iyileştirmek zor.
Doğayı hasta eden de insanoğlu.8 milyar insan, yeryüzünde yaşayan bütün canlıların % 0,01’ini oluşturuyor ve ortaya çıktığı ilk günden beri gezegendeki hayvanların % 83’ünün bitkilerin ise yarısının yok olmasına yol açtı. Sadece bitki ve hayvanları değil aynı zamanda insanoğlu birbirini de yok ediyor maalesef. Dünyanın acımasızca toprağını, suyunu, havasını kirletip iklim değişikliğine neden olan politikalara dur diyecek iklim anlaşmaları da kimi ülkelerde ciddiye alınmıyor. İklim karşıtlığı kültür savaşına dönüştü. İklim konusunda alınması istenen her tedbir entel -dantel diye alay edilen elitlerin müdahalesi ve yaşam tarzına yönelik bir komplo olarak görülüyor. ABD Başkanı seçilen Trump seçim vaadi olarak aldatmaca ve sahtekârlık olarak nitelendirdiği iklim değişikliği tehdidini önemsemeyerek bu konudaki harcamaları kısacağını ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekileceğini vadetmişti, göreve gelince ilk işi bu vaadini yerine getirmek oldu. Doğanın insan müdahalesiyle bu kadar bozulmasının bir bedeli olacak elbette. Dr. Elisa Song Stanford Üniversitesi mezunu bir pediatri uzmanı, bir röportajında şöyle diyor: “Anne sütü eskisi kadar besleyici değil. Anne sütündeki yararlı bakteriler artık yok. Sebebi son 60-70 yılda antibiyotik kullanımında görülen büyük artış. Annedeki düşük D vitamini bebeklerde otizm riskini artırıyor ve bebeklerin bağışıklık sisteminin gelişmesi için yeterli değil. Ayrıca DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite) çok yaygın. Tarihte ilk kez bir nesil, anne babalarından daha sağlıksız. Dünyada doğum oranının azalmasının nedenlerinden biri de çevresel kirlilik ve beslenmedeki yetersizlik.”
Dehşet verici bir bilgi de, insanlar artık kendi kütlelerinin 100 katı kadar plastik kullanıyorlar. Bu tahribat ve kirlenmenin bedelini de çevre felaketleriyle ve sağlığımızı yok ederek ödüyoruz, saygılarımla…