DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMDİR
19 Kasım 2024, SalıTweet |
Nazike YAŞIR
Ülkemizde eğitim ve sosyal yaşam gibi birçok alanda bilimden uzaklaşılmasının ülkemizin geleceği için yarattığı tehlikeleri sorgulamak bugünkü yazının konusu. Muhafazakâr kesimin tüylerini diken diken evrim konusunun okulların müfredatından çıkarılmasından başlayalım mesela: Evrim konusunu maymun, Darwin sözcükleri arasında sınırlayıp evrimin asıl konusunun insanın maymundan geldiği savına sıkıştırarak reddeden bir eğitimde dinselleştirme anlayışı var maalesef. Eğitim dinden bağımsız olmalıdır. İnanç, subjektif ( kişiye özgü) bir alandır, kanıta ihtiyacı yoktur. Bilimsel bilgiyle doğrulanıp yanlışlanamaz. Aynı şekilde bilim de dinle yanlışlanıp doğrulanamaz diyor Prof Dr. Kemal Üçüncü. Evrimin esas konusu insanın maymundan meydana gelmesi değil, evrim bütünüyle değişebilirlik ve gelişebilirliği inceleyen bilim dalıdır ve uygarlaşmak için bir gerekliliktir. Değişime ayak uydurabilen bireyler geleceğe yönelik adımlar atabilir. Değişimi kabul etmiyorum diyorsanız, şimdiye kadar ortadan kalkan bütün canlılar gibi siz de ortadan kalkarsınız. Değişebilen toplumlar ancak evrimleşebilir, gelişebilir, diğerleri ise nal toplar der doğabilimci Prof. Dr. Ali Demirsoy. Evrim konusunun eğitimde yasaklandığı ülkeler; Suudi Arabistan, Afganistan ve Türkiye. Ülkemizin kategorisinin nerelere indirildiğini hangi ülkeler liginde yer aldığını görmek üzücü. Değişimi, evrimi ne kadar reddederseniz reddedin bilimi göz ardı edemezsiniz. İşte örnek: AB/Case Western Reserve Üniversitesi’nin çalışması, Tibet Platosu’nun 3500 metre yükseklikteki tepelerde yaşayan yerel halkın bölgenin zorlu koşullarına uyum sağlamak adına evrim geçirdiğini belirledi. Oksijenin son derece azaldığı bu yükseklikte yaşayanların kan yoğunluğunun normal fakat kanda dolaşan oksijen miktarının yüksek olduğunu ve bu durumun insan vücudunun az miktardaki oksijenle var olabilmesini sağladığı ve bu değişimin bölgede kadın doğurganlığını ve bebeklerin hayatta kalma oranını yükselttiği belirlendi.
Prof. Dr. Ahmet Arslan’ın aktardığı şu olay, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılma nedenlerinden biri olan gelişime, değişime, bilime ayak uyduramamasının bir örneği: Osmanlı, askere ihtiyaç duyar. Dönemin üniversitesi olan medreselerde öğrenci göründüğü için askerlikten muaf olan 20’li yaşlardaki gençleri askere almak ister. Şeyhülislam, olmaz, onların eğitimine ara verilemez der. Dönemin Savunma Bakanlığı, medresedeki öğrenciler sınava girsinler sınavı geçemeyenleri askere alalım der ve sadece dört işlemden öğrencileri sınava tabi tutmak ister. Şeyhülislam, toplama ve çıkarma sorulabilir, çarpma ve bölme ileri konulardır der. Tarihimizden ders çıkarıp ‘’Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.’’ diyen Ata’mıza kulak vermek en doğrusu değil mi? Saygılarımla…