VEFA NEYDİ?
6 Aralık 2016, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
Yapılan iyilik ve güzelliklere zamanı geldiğinde aynı şekilde karşılık vermeye vefa diyoruz. İyi bir insan olmayı gerektiren değerlerin başında gelir vefalı olmak duygusu. Unutmamaktır vefalı olmak. Ayrıca vefalı olmak için özel bir yetenekte gerekmez.
Geçtiğimiz hafta sonu Beşiktaş-Fenerbahçe futbol karşılaşmasını izlerken Beşiktaşlı Gökhan Gönül’e eski kulübü Fenerbahçeli taraftarların davranış ve tutumlarını görünce vefa kelimesinin karşılığını düşündüm. 2016-2017 Futbol Sezonu’nun başında sözleşmesi bittikten sonra kulübü Fenerbahçe’nin yeni sözleşme yapmaması üzerine profesyonellik gereği futbol oynamak için Beşiktaş’a transfer oldu Gökhan Gönül. Fenerbahçe taraftarı maç boyunca Gökhan’a küfür etme ve yuhalamanın yanı sıra, yaralamak için futbol maçlarında oyun kurallarına göre yabancı madde denilen şeyler fırlattı. Bunun yanı sıra yine kendilerini para için terk ettiğini düşündüklerinden olsa gerek üzerinde Gökhan Gönül’ün fotoğrafının olduğu sahte Amerikan Doları fırlattılar. Oyun ve mücadele gereği sahada futbol topu ile her buluştuğunda bu sahneleri hep yaşadı Gökhan Gönül . Bunları hak edecek ne yaptı peki? 9 sene boyunca Fenerbahçe futbol takımında oynamış, takımın kaptanlığını yapmış, goller atmış, şampiyonluklar, kupalar kazanmış, taraftarlarına güzel anlar yaşatmış. Oynadığı futbolun karşılığını ücret olarak almış Gökhan elbette. Bana göre, insani değerler açısından vefalı olmak adına en azından tribünlere çağırılıp kulübe kattıkları için alkışlanarak onore edilip, diğer kulüpler ve tribünler için de örnek gösterilecek bir davranışta bulunabilirdi. Bu arada ben maçı statda izlemek isterdim ama mümkün olmadı. Maçı arkadaşımla izlemek için gittiğim mekanda da Fenerbahçeli taraftarların Gökhan Gönül’e yapılan davranışları alkışlayarak desteklediklerini ve sahada edilen küfürlerin eksik kaldığını düşündükleri için ekran başından da küfür gönderdiklerine şahit oldum. İşte bunun üzerine bu hafta köşemde ne yazacağım diye düşünürken, vefalı olmak konusunu işleme kararı aldım.
Atlanmaması gereken önemli bir konu var tabi. Örnek olarak gösterdiğim Gökhan Gönül olayında Gökhan’a yapılanları tüm camiaya aitmiş gibi göstermek yanlış olur. Yaşanan olaylardan memnun olmayan Gökhan’ı seven ve saygı duyan Fenerbahçelileri de unutmamak gerekir. Ben sadece gözlemlediklerimden bahsettim. Ve şunu da belirtmeliyim ki; ‘Bunları diğer kulüpler yapmıyor mu?’ denildiğinde; aklıma ilk gelen yine bir grup tarafından yapılan ‘Ahmet Dursun, Seba Gitsin’ sloganlarıyla hafızalara yer eden Beşiktaş’ın efsane Başkanı Süleyman Seba’nın kulüp başkanlığını bırakmasına yol açan vefasızlık gelir. Ayrıca Galatasaray, Trabzon ve diğer Anadolu takımları denilen futbol kulüplerinde de benzer protestolar olmuştur dönem dönem. En güncel örnek olması adına Gökhan’dan bahsettim. ‘Avrupa’da bu yapılanların daha da beterleri yapılıyor.’ denildiğinde ise örnek olarak hala hafızalardan silinmeyen Barcelona’dan Real Madrid’e transfer olan Luis Figo örneğini verebiliriz. Fakat biz ülke olarak vefalı olmaktan gurur duyan, vefalı birey olarak gösterilmekten hoşnut olan bir toplumuz.
Sadece futbol kısmıyla sınırlamamak lazım tabii vefasızlık konusunu. Herhangi bir şirket, kurum ya da kuruluşta çalışan birisinin rakip olunan tarafa geçmesi durumunda o kişinin yaptığı tüm hizmetler, verdiği tüm emekler hiçe sayılıp her şey bir kalemde silinip atılabiliyor. Yaşamın her alanında benzer örneklere rastlamak mümkün bu konuda.
Hepimizin bildiği bir atasözü vardır, ‘Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır’ diye. Yazımın girişinde de dediğim gibi vefalı olmak unutmamaktır. Her insan hata yapar ya da hayat bazı tercihler yapmak zorunda bırakabilir. Buna gösterilen tepkiyi unutulmayan şeyler belirler. Kızarsın, mutsuz olursun ancak geçmişte o kişinin yaşattıklarının sende hatırı varsa ne kin tutabilirsin ne de abartılı tepki gösterebilirsin. Vefalı olmak düşündürür, ağzından çıkan söze ya da davranışa dikkat etmen gerekir. İnsan olarak iyilikleri çabuk unutup kötülükleri hatırlarız genelde. Burada devreye girmesi gereken vefalı olmaktır. Vefalı olmak kolay değildir, gerektirdikleri de kolay olmaz ancak vefalı insan sayısının gittikçe azaldığı günümüzde vefalı olduğumuz zaman daha mutlu olacağımıza inanıyorum.
OKUMALI/ ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ
Geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü Welton Akademisi'nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen tekdüze hayatları yeni İngilizce öğretmenleri John Keating'in okullarına gelmesiyle bir anda değişir. İyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine, bu ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır: Anı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. Byron, Shelly, Keats ve Shakespeare ile edebiyatın büyülü dünyasına dalan gençler Keating'in öğrencilik yıllarında üye olduğu gizli bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği'ni de yeniden canlandırırlar. Ne var ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğini çok geçmeden farkına varacaklardır. "Acaba Ölü Ozanlar Derneği'nin bu yeni nesil üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı başarabilecekler midir?"
İZLEMELİ/KARANLIKLAR ÜLKESİ:KARANLIKLAR SAVAŞI
Cory Goodman’ın senaryosuna Jayson Rothwell ile imza attığı ve yönetmen koltuğuna ilk kez Anna Foerster oturduğu Underworld serisinin beşinci filminde Selene'i yine soluksuz bir aksiyon karşılar. Selene çifte saldırı altındadır; hem kendisine ihanet eden Lycan’lar hem de Vampirler bu savaşçı kadının peşindedir. David ve babası Thomas onun tarafında yer alsa da Bu amansız savaşı bitirmek için büyük bir fedakarlık yapmak zorunda kalacaktır...
Kate Beckingsale, Selene rolüyle tekrar karşımıza çıkarken dördüncü filmde David karakterine hayat veren Theo James bu kez Kate Beckingsale ile başrolü paylaşıyor. Tobias Menzies yeni Lycan lideri Marius’u canlandırırken Clementine Nicholson ise Vidar’ın kızı Lena rolünde filmde yer alıyor. Filmin kadrosunda ayrıca Bradley James, James Faulkner ve Charles Dance de yer alıyor.
GÖRMELİ/ BERGAMA-AKROPOL
Pergamon medeniyeti iki yerleşim merkezinden medana gelmektedir. Bu yerleşkelerden birincisi gymnasiumun ve stadiumun bulunduğu Akropol yerleşkesidir. Bunun yanı sıra, Zeus sunağı, yukarı agora, 10.000 kişilik Dünyanın en dik tiyatrosu, Dionysos tapınağı, Athena kutsal alanı, kral sarayları, Traian tapınağı bulunmaktadır.