HAREKETE GEÇ
30 Mayıs 2017, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
Farkındalık; yaşanılan herhangi bir durumun farkına varıp, olaya bilinçli yaklaşmak, farklılıklarını gördükten sonra, o durumdan fayda sağlamak olarak bilinir. Görebildiğinin fazlasını görebilmeye, duyabildiğinin fazlasını duyabilmeye vakıf olmakta denebilir. Harekete geçmedikçe ve tek başınayken başarısız bir erdemdir. Harekete geçmeyle desteklenirse daha güzel olur.
Her insanın sahip olamadığı bir özelliktir. Kimisi farkında olsa bile anlamamazlığa vurur işi. Çünkü çoğu zaman bu en iyi kaçıştır. Bazen insan farkında olduğu ayrıntıların onu üzdüğünü görür ve diğerleri gibi duyarsız olabilmeyi ister. İşte o zaman farkındalığın yarattığı sizi üzen duygulara karşı gelerek hem her şeyin farkında olmaya hem de bunun size acı vermesini engellemeyi öğrenmeye çalışırsınız. Çünkü acı çekmemek için farkında olmaktan vazgeçemeyiz.
Farkındalıkla ilgili Hindistan asıllı düşünür, konuşmacı ve yazar Jiddu Krishnamurti’nin ‘Farkındalığın Işığı’ adlı kitabının önsözünde şöyle bir kısa hikaye geçer:
Krishnamurti ve üç arkadaşı arabada yolculuk ederken, ateşli bir şekilde 'farkındalık' konusu tartışılıyordu. Bir ara arabada güçlü bir sarsıntı oldu. Ama tartışmanın yoğunluğundan dolayı kimse bu sarsıntıya dikkat etmedi. Krishnamurti arkadaşlarına dönerek hangi konuyu tartıştıklarını sordu: 'Farkındalık' diye yanıt geldi. Hepsi onun da tartışmaya katılmasını istedi. o ise arkadaşlarına şu soruyu yöneltti:
-Hiç biriniz şu anda olana dikkat etti mi?
-Hayır.
-Bir keçiye çarptık görmediniz mi?
-Hayır.
-Farkındalığı tartışıyordunuz değil mi?
Farkındalık esasında bir anda olan bir şeydir çoğu zaman, gerisi bu algının verdiği coşku ile yaşam içerisinde kendini gerçekleştirmek, kendi hayatının sorumluluğunu alma yürekliliğini göstermektir. Kimseyi değiştiremezsin, belki etkileyebilirsin. Sadece kendini değiştirebilirsin. Mümkün olan tek şey budur. Güçtür, sevgidir, hayatı anlayarak yaşamaktır, kendini tanımaktır farkındalık. Farkındalığın acı çektirdiğini iddia edenler mutsuz ettiğini düşünenler de vardır. Ama farkındalık eylemi de kapsarsa acı ve mutsuzluk olmaz. Çünkü farkında olan insan değiştirmek için çabalar, iyiye güzele ve sevgiye giden yol farkındalıktan geçer.
OKUMALI/ BİR ÇİFT AYAKKABI
Sunay Akın'ın "Bir Çift Ayakkabı"sı kimi zaman boya sandıklarındaki hayat ağacı imgesine dönüşüyor, kimi zaman koskoca bir padişahın imdadına yetişiyor. Ay'ın, sinemanın, sanatın, aşkın, savaşın, vd. tarihine ışık tutuyor. Muhtaç olmasın diye, evden kaçan karısının ayakkabısının içine para koyan terk edilmiş koca kimdir? Van Gogh'un tablosunda ters çevirdiği ayakkabının sırrı…
Abdülaziz İstanbul'u dünyaya nasıl gezdirdi? Hayat ağacının boyacı sandıklarındaki sureti… Kız Kulesi, pabuçlarını nereye düşürdü? Galata Köprüsü'nden geçen en büyük ayaklara nasıl ayakkabı bulundu? Dünya'nın giriş kapısında kimlerin ayakkabıları duruyor? Kıvrak hareketlerle oynatıyor kalemini Sunay Akın ve izini sürdüğü hikâyelerin her bir parçasını ustalıkla yerlerine yerleştiriyor.
İZLEMELİ/ KARAYİP KORSANLARI:SALAZARIN İNTİKAMI
Çılgın maceraları ile bilinen, kaptanları şahı ama bir o kadar talihsiz Jack Sparrow, yelken açtığı sularda yaklaşan kötü rüzgarları hisseder. Korkunç Kaptan Salazar'ın yönetimindeki ölümcül hayalet korsanlar, denizdeki tüm korsanları öldürerek Şeytan Üçgeni’nden kaçmayı başarmıştır; hayatta kalan tek korsan kaptan ise Jack'tir. Jack, Salazar'ın gazabından ve intikamından kurtulmak için Poseidon Asası’nın peşine düşer. Bu efsanevi asayı bulmak içinse güzel ve zeki gökbilimci Carina Smyth ve Kraliyet Donanması'ndan dik başlı, genç bir denizci olan Henry ile zorlu bir anlaşma yapar. Küçük ve külüstür gemisi Dying Gull’un dümenindeki Jack Sparrow, hem kötü kaderini tersine çevirmenin hem de şimdiye dek karşına çıkan en dişli ve korkunç düşmandan kurtulmanın yollarını arayacaktır.
DİNLEMELİ/ İSTANBULLU ŞARKILAR
Türkiye’nin tartışmasız en başarılı müzisyenlerinden İlhan Şeşen, İstanbul konseptli albümü ‘İstanbullu Şarkılar’ ile hayranlarının albüm hasretine son veriyor. Albümün prodüktörlüğünü İlhan Şeşen üstlenirken tüm şarkıların düzenlemesinde ise Saadettin Ademoğlu İlhan Şeşen’ e eşlik ediyor. Albümde toplam 11 şarkı yer alıyor, albümdeki tüm şarkıların sözü ve bestesi ise İlhan Şeşen’ e ait. İlhan Şeşen, albümde yer alan; Ağlıyor İstanbul, İlk Kar, Uzakta, Oynak Yarim, İstanbul 1968, Her Şey Bahane, Ayrılık Üstüne, İstanbul Yok, İş Makineleri, Trafikist, Ver Be İstanbul şarkıları ile İstanbul’ un yorucu ve bir o kadar da büyüleyici halini kendine has naif bir dille anlatıyor.