MÜREKKEBİN AKTIĞI YER
27 Mart 2018, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
İçinde bulunduğumuz haftayı 54.Kütüphane Haftası olarak kutluyoruz. Dönem ödevini yapmak ya da öğretmenin hafta sonu için verdiği dersi araştırmak için kütüphaneye gitmiş, kütüphanede zaman geçirmiş şanslı nesildenim. Şimdiki yeni nesil de öyle demek isterdim ama malum teknoloji çağındayız. Artık bilmediğimiz ya da merak ettiğimiz her türlü bilgiye akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlardan tek tuşla ulaşabildiğimiz için kütüphaneler eski popülerliğini kaybetti. Elbette ki kütüphanelerin yeniden rağbet görmesi için yetkililer günün şartlarına uygun yenilikler yapıyordur ama benim değinmek istediğim konu kütüphaneler ile birlikte popülerliğini giderek kaybeden okuma alışkanlığı. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 2017 verilerine göre Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86'ncı sırada, yoksul Afrika ülkeleriyle aynı kategoride yani. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 yılı araştırmasına göre ise Türkiye'de kitap, ihtiyaç listesinin 235'inci sırasında yer alıyor. Bu duruma en büyük sebep olarak sosyal medya uygulamaları dediğimiz programlar başta olmak üzere sanal oyunlar ve diğer ilgi çekici uygulamalar yüzünden hayatımızın olmazsa olmazı haline gelen akıllı telefon/tabletleri göstermek mümkün. Bu durum öyle bir hale geldi ki gece onlarla uyuyup, sabah onlarla uyanıyoruz, işe giderken, yemek yerken, dost ortamlarında ve yolda yürürken bile elimizden düşmüyorlar.
‘Ben akıllı telefondan, ya da tabletten kitap, dergi ve gazete okuyorum’ denmesi mümkün elbette. Fakat bu konuda bilinmesi gereken bir detay var. Göz sağlığı açısından tablet veya akıllı telefonlardan kitap okumanın zararlı olduğu bilimsel açıdan kanıtlanmış durumda. İlave olarak ekrandan okumak için yaptığımız duruş bozukluğu da zararlar arasında gösteriliyor. Okumamaya bir başka bahane olarak ‘fiyatları çok pahalı’ eleştirisini duymak da mümkün. Evet olabilir ama bunun da çözümü var. Öncelikle şunu söylemek isterim; akıllı telefonlarımızdan konum bildirerek popüler bir mekanda içtiğimiz çayın ya da kahvenin fiyatından çok da pahalı değiller bir kere. Sahaf dediğimiz ikinci el dergi ve kitapların satıldığı dükkanlardan uygun fiyata istediğimiz kitapları almak mümkün. Böylelikle sahaf kültürünü de yaşatmış oluruz. Bununla beraber haftasını kutladığımız kütüphanelere üyelik yaptırdığımızda ise istediğimiz kitabı/dergiyi ücretsiz almak da imkan dahilinde.
Okumayı sadece roman okumak olarak algılamak ise en büyük yanılgılardan biri olur. Bilim, felsefe, tarih, kültür-sanat, siyaset, spor, uzay ve daha nice sayamadığım konular hakkında yazılmış yön verici faydalı, tecrübe kazandırıcı kitaplar, dergiler olduğunu da bilmek gerekiyor. Okumak; kendini yaşamak, kendini bulmaktır. Kendi dünyanın dışına çıkmaktır. İnsanın yaşadığı andan kopup başka anlara şahit olmasını sağlayan, asla göremeyeceği yerleri gösterip, asla sevemeyeceği insanları sevdiren, yaşamın birçok gizini barındıran hayat/yol arkadaşıdır. Ayrıca okuyan kişiler, çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için, kendilerini hissettikleri gibi net ifade edebilirler ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha sosyal bir karakter kazandırmaktadır. En önemlisi, geniş kelime dağarcığı, insanın daha fazla kavramla düşünebilmesini sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve kültür düzeyini artırır. Okuma oranının arttığı kütüphanelerin yeniden eskisi gibi dolu olduğu günleri görmeyi umut edip, yazımı Sosyolog/Yazar Ali Şeriati’nin şu sözleriyle bitirmek istiyorum; ‘Okuyun, diyor okuyun! Zira mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor…’
OKUMALI /KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI
Ahmet Ümit’in son romanı Kırlangıç Çığlığı, Ahmet Ümit sevenlerinin yakından tanıdığı Başkomiser Nevzat Kırlangıç Çığlığı ile geri dönüyor. Kırlangıç Çığlığı, Suriyeli mültecilerin konu edildiği haklı sebeplerle (kendince) çocuk tacizcilerini öldürerek seri cinayetler işleyen bir katilin, olay örgüsünü oluşturduğu, Ahmet Ümit Polisiyesi. “…İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı gördüm, katilin zafer haykırışını, kurbanın korku çığlığını işittim. Her an uyanmaya hazır o muhteşem dürtüyü bastırmak, insanlığın en masum haline, en saf doğasına dönmemek için yıllarca ihanet ettim kendime. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım. Neredeyse başaracaktım ama bırakmadılar, benim adıma onlar öldürmeye başladılar. İşte bu yüzden geri döndüm...”
İZLEMELİ/ TOMB RAIDER
Babasının ortadan kaybolmasından yedi yıl sonra, 21 yaşındaki Lara küresel ticaret imparatorluğunun başına geçmeyi reddetmiş ve üniversite dersleri alırken bir yandan da Londra'da bir bisiklet kuryesi olarak çalışmaktadır. Ancak ortaya çıkan yeni bir antik eser sonucu babasının kayboluşunu araştırmaya başlar ve son gittiği yeri ziyaret eder: Japonya kıyılarında bir yerde bulunan gizemli bir adadaki bir mezar. Birdenbire Lara kendini yalnızca keskin zekası, dirayeti ve inatçı ruhuyla silahlanmış bir halde, dezavantajlı bir durumda olduğu bir maceranın içinde bulur. Lara, bilinmeyene doğru yolculuk ederken, kendi sınırlarının ötesine geçmeyi de öğrenmelidir...
DİNLEMELİ/ NEDEN BÖYLEYİZ
Mehmet Erdem, 4. stüdyo albümü 'Neden Böyleyiz'i dinleyicilerin beğenisine sundu. On şarkıdan oluşan albümde, birbirinden iddialı üç yeni şarkının yanı sıra Mehmet Erdem hayranlarını yine sürpriz düetler ve cover şarkılar bekliyor. Sözü ve müziği Murat Ak'a, düzenlemesi Alper Atakan'a ait olan ve daha önce Çamur grubu tarafından seslendirilen 'Hara', yeni aranjesi ve Mehmet Erdem yorumuyla albümün çıkış şarkısı olarak dinleyicilerle buluştu. Buğulu ses rengi ve yorumuyla özel bir dinleyici kitlesi olan Erdem, albümdeki özel düetler ve cover şarkılar kadar yeni şarkılarıyla da iddialı.