İYİ MİDİR İNSAN OLMAK?
24 Ocak 2017, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
İyi insan olmak. Günümüzde ne kadar aranılan, özlemi duyulan bir kavramdır. Hepimizin istediği, yaşadığımız toplumda iyi insan olarak gösterilmekle birlikte, çevremizde hep iyi insanların bulunması değil midir? Kendimize göre değerlendirme yaptığımızda hepimiz iyiyizdir aslında. İzlediğimiz filmlerde, okuduğumuz kitaplarda bile hep kendimizi iyi karakterlere benzetiriz. Sorsan herkes iyidir yani. Ama önemli olan başkalarının bu konuda ne düşündüğüdür. Sırf iyi bir insan olarak görülmek için iyilik yapmak, o kişinin iyi olduğunu düşündürmez. İyilik insanın içinden gelmeli...
İnsani değerlerin zayıfladığı zor bir dönemden geçiyoruz malum. Yaşadığımız çevrede, ülkede, dünyada kötülüklerin iyiliklere oranla daha fazla arttığını maalesef görüyoruz. Eskiden kötü olmak zordu şimdi ise inanılmaz kolay. Hepimiz böyle bir dönemden geçerken, iyi bir davranıştan ötürü herhangi bir zorlukla karşılaşıldığında, ya da bir şeyler kaybedildiğinde; iyi bir insan olmanın olunabilecek en kötü şey olduğunu, herkesin bir şekilde pisliğe bata çıka yolunu bulduğunu, temiz ve iyi kalıp, yerinde saydığını; enayi sanılmak, aptal yerine konulmak olduğunu; duygularının hiçe sayıldığını, kalbinin çok kere kırıldığını; değmeyecek kimselere hayatlarının iyiliğini ve yardımını yaptığı halde hayatının kazığını yemiş olduğu serzenişlerini duymaz mıyız?
Hepimizin bildiği bir öyküdür; Şehrin birinde havanın aşırı soğuk olduğu bir gün, adamın biri evinin penceresinden dışarıyı seyrediyormuş. Sokaktan geçen yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanımı “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Adam da “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi” der. İyi insan olmak denildiğinde bilinmesi gereken esas mesele şu; İyi insan olmak başkadır, insanlara iyiliği dokunan insan olmak daha başkadır.
İyi insan olmak kaybeden insan olmak değildir. Sonunda kazanan veya kaybeden olmayı düşünmeden yaşamaktır. Kendine bir hedef koyarak, sonunda bir çıkar elde etmeye çabalayarak ancak hayatın standart akışına bırakmış olursun kendini. İlk etapta kaybediyor gibi görünse de sonuç olarak yine kazanan olduğunu görmek demektir iyi insan olmak. Bizim için önemli olan yaşadığımız çevrede ve yeryüzünde iyi insanların sayısını arttırmamız gerektiğidir. İnsanların dil, renk ve cinsiyet ayrımını değiştiremeyeceğimize ve yine hepsini aynı inanç ve görüş altında toplayamayacağımıza göre, yapılması gereken her insanın ve toplumun vicdanında kabul görecek, birbirine faydalı olacak insani değerleri sahiplenmek, geliştirmek ve iyi insanların sayısını çoğaltmaktır.
OKUMALI/ KANADI KIRIK KUŞLAR
1930'ların Almanyası... Nazilerin baskısından bunalan Yahudi asıllı tıp doktoru Gerhard Schlimann, çemberin yeterince daraldığını, kendisi ve ailesi için tek çarenin kaldığını hisseder: Kaçmak...
Ancak işsizliğin, savaşın habercisi toplumsal karmaşaların ve her yere yayılan ayrımcılığın cenderesindeki bir dünyada insanca yaşanacak bir yer bulmak hiç de kolay değildir. Zira Gerhard Schlimann ve diğer Yahudilere sözümona gelişmiş ülkeler bir bir sırt çevirirken, bir tek Avrupa'nın kıyısındaki genç bir Müslüman ülke kucak açar: Türkiye Cumhuriyeti...
Ayşe Kulin, Kanadı Kırık Kuşlar'da 1930'ların Almanya'sından 2000'lerin Türkiye'sine uzanan bir ailenin dört kuşaklık hikâyesini anlatıyor bizlere. Sıradışı, güçlü, coşkulu, inançlı kadınların hikâyesi bu aynı zamanda. Elsa, Suzan, Sude ve Esra kendi sancıları ve değişimlerini vatanlarının çalkantıları ile iç içe yaşıyorlar. Kanadı Kırık Kuşlar, vatanı sevgi olan herkesin kalbine değecek...
İZLEMELİ/MOANA
Antik çağlarda Okyanusya'daki Güney Pasifik adalarında yaşayan bir genç kız olan Moana, kuşaklar boyunca denizlerde yolculuk etmiş bir ailenin temsilcisidir. Ailesine ve yaşadığı adanın halkına yardım edebilmek amacıyla maceralı bir yolculuğa çıktığında, hayran olduğu yarı-tanrı Maui ile işbirliği yapması gerekecektir.
Disney'in çok sevilen bazı animasyonlarını yönetmiş John Musker ve Ron Clements'in yönettiği Moana'da Dwayne Johnson ve genç oyuncu Auli'i Cravalho, orijinal seslendirme kadrosunda.
DİNLEMELİ/BİRAZ POP BİRAZ SEZEN
Ağırlıklı olarak söz ve müziği kendisine ait şarkılardan oluşan Sezen Aksu'nun yeni albümü "Biraz Pop, Biraz Sezen" dinleyiciyle buluştu. Toplam 16 şarkıdan oluşan albümde Sezen Aksu'nun, müziğinde ve kişisel dünyasında geldiği nokta ve gözlemlerini sözlerine ve müziğine yansıttığı dikkati çekerken, ünlü sanatçı ise yeni albümüyle ilgili olarak, "Söylediğim şarkılar, popüler hale geldiler belki ama her zaman bir yönüyle kişisel oldular. Bu açıdan yaptığım müzik, pop kategorisinde sayılamaz tam olarak. Aslında hep iç içe ve biraz ayrı durdu bu iki ifade şekli birbirinden. Bu albüm de galiba bu ayrım ve aynılığın demlendiği bir albüm oldu" ifadesini kullandı.