UYAN SÜPERMEN FİLM BİTTİ
16 Ocak 2018, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
“Cesaretin, korkusuzluk değil, korkuyu yenmek olduğunu öğrendim. Cesur adam korku hissetmeyen değil, korkusunu fetheden insandır.” demiş yaşadığı dönemde bin bir türlü zorluklarla baş ettikten sonra Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk siyahi devlet başkanı olan Nelson Mandela.
Hayat içerisinde üst üste gelen tüm olumsuzluklar, sonu gelmeyen yanlışlar insanı çileden çıkarabiliyor malum. Yaşanılan bu durumların üstesinden gelebilmek adına tercihler yapmak zorunda kalıyoruz ve bu tercihleri yaparken de cesur kararlar almamız gerekiyor. Cesur olmak derken aklımıza hep korku nedir bilmemek, hiçbir şeyden korkmamak, kahramanlık yapmak gibi düşünceler geliyor. Bu bahsettiklerimle masallarda, ekranlarda karşılaşmak mümkün. Gerçek yaşam içerisinde ise insanın hiçbir şeyden korkmadığı anlamına gelmiyor. Yaşanılan sıkıntılardan kurtulmak için atılması gereken adım oluyor. Her şeyi değiştirecek ve o adımı atmanızı sağlayan güç oluyor. İnsanın korktuğu halde bir şeyler yapması, 'Ben buradayım mücadeleden kaçmıyorum' demesi, yaşanılanlardan korkuyor olunsa bile doğru olanı yapması yani.
Yaşadığımız şehir... okuduğumuz okul... çalıştığımız işyeri... duygusal ilişkilerimiz ya da dostluklarımız hakkında, sorumluluk alıp karar vermemiz gereken ya da yön değiştirmemiz gereken durumlarla karşılaşıyoruz. Başka bir şehre taşınmak, bir şeyin alınması, bir imza atılması, okuduğumuz okulun değişmesi, zarar veren duygusal ilişkinin ya da dostlukların bitirilmesi gibi. Verdiğim bu örnekleri elbette çeşitlendirmek mümkün. Ama bahsetmek istediğim, bu kararları almak için korkuyor olduğumuz. Gittiğimiz yerde mutsuz olmaktan, alınan şeyin ya da atılan imzanın istenilen gibi olmamasından, sorumluluğun bize kalmasından, eğitim hayatının sona ermesinden ve de yalnız kalmaktan çekindiğimiz için cesur olamıyoruz.
Her başarının altında yatan sırdır cesaret. İnsanın hayalleri doğrultusunda korkusuzca ilerlemesi lazım. Bahsettiğim gibi her zaman saldırmayı, atik olmayı, karşı gelmeyi ya da kahramanlıklar yaratmayı da içermez. Bazen susmak, sadece izlemek veya çekip gitmek ile de mümkün olur. Doğru olan neyse onu yapmayı bilmek, korkulara rağmen akılcı kararlar verip harekete geçirmek ve sorunların üzerine gitmeyi bir alışkanlık haline getirmek şart. Bunları başardığımızda; hayatımızı korkuların değil, kendimizin yönettiğini görmek mümkün.
OKUMALI/UYKU KRALLIĞI
Kerem Eksen, ilk romanı ‘Buradayız’ ile bugünün ve buranın dünyasında yolunu bulmaya çalışan, bu esnada çıkmaz sokaklarda kaybolup duran bir karakteri anlatmıştı. Yazarın ikinci romanı ‘Uyku Krallığı’ ise, hem bugünün, hem de geçmişin dolambaçlı yollarına sürüklenen Fikret’i anlatıyor. Tek bir günde, hasta yatağına mıhlanmış Fikret’in “Akıncılar’daki o pazar günü”nde geçen roman, “tarihçi” Fiko’nun büyülü Wisconsin gecesine ve “şair” Fikret Efendi’nin gençlik günlerine gidiş gelişlerle ilerliyor. Thomas Bernhard’a ve W. G. Sebald’a zarif göndermelerle, örtük ve açık alıntılarla, “dalgalar, döngüler ve girdaplar” yaratan son derece basit ve “çalışılmış” cümlelerle kurulan roman, sürekli aynı yere dönme hissini yaratıcı bir anlatı stratejisine dönüştürüyor.
İZLEMELİ/ YOLCU
Michael Mc Cauley her gün işten eve, evden işe bir hayat yaşayan bir iş adamıdır. Aynı zamanda aile babası olan Michael'ın oldukça sıradan bir hayatı vardır. Ancak eşi ile mutlulukla sürdürdükleri evlilik hayatları bir gün tepetaklak olur. Her gün işe giderken kullandığı trende son durağa gelmeden gizemli bir yabancının kimliğini ortaya çıkarmak zorunda...
DİNLEMELİ/ GEYİKLİ MASALLAR
2015 yılında yayınlanan “Güzel Kokuyorum” albümüyle kendine özgü dili ve yorumcu kimliğini ortaya koyan Burcu Tatlıses yeni bir şarkıyla ikinci albümün ayak seslerini duyuruyor. Ada Müzik etiketiyle yayınlanan ‘Geyikli Masallar’ isimli single çalışmasının söz, müzik ve düzenlemesi Burcu Tatlıses’e ait.