NEREYE VARACAK BU İŞİN SONU?
21 Mart 2017, SalıTweet |
Serkan SELİNGİL
‘Hiç kimse, derisinin rengi, kültürel yapısı ya da inançları yüzünden başkasından nefret ederek doğmaz. İnsanların nefreti öğrenmeleri gerekir. Nefret etmeyi öğrenebiliyorlarsa, sevgiyi de öğrenebilirler; çünkü sevgi, insan kalbine diğer hislerden çok daha doğal gelir.’ demiş Güney Afrika’nın ilk siyahi lideri Nelson Mandela. İnsan hayatında sevgi ne kadar güçlü bir duygu ise, nefret de kaybetmişlik, kızgınlık ve korkunun karışımından oluşan çok yoğun ve güçlü bir duygudur. İnsanın kendisini ve başkasını yok etme arzusu sonucu ortaya çıkan güçlü olma duygusudur nefret. Bu güçlü olma duygusu kolaylıkla bağımlılık kazandırabilir. Ama nefret öyle bir duygudur ki ne içinde hissedene, ne hissedilene bir fayda sağlar.
Bir şekilde hayatımızın bir yerlerinde nefret duygusundan nasipleniyoruz. İlk olarak nefret sözcüğünü ailemizin içinde duymaya başlarız. Anne-baba kavgalarında ya da ebeveynlerimizin televizyonda, gazetede gördüğü bir haber hakkında ya da yaşadığımız çevredeki bir olay karşısında kendi doğru tanımlarına uymayan her şeye karşı nefret duygusu geliştirdiklerine tanıklık ederiz. Sokakta duyarız sonra, mahalle maçlarında, oyunlarda, sevilmeyen mahalle çocuklarına karşı edilen küfürlerde duyarız. Biraz büyüyüp okula başladığımızda, daha fazlasını okulda duyarız. Hocalarımızdan, sınıf arkadaşlarımızdan. Okul bitip üniversiteye gittiğimizde, üniversitelerde de duyarız nefret söylemini. Üniversiteden mezun olup bir işe başladığımızda, iş yerimizde, dahil olduğumuz sosyal ortamlarda ve çevremizde her daim haşır neşirizdir nefret söylemiyle.
İnsan, nefret söylemini kendisi geliştirir ve buna orantılı olarak da oluşturduğu nefrete yaşamının bir yerinde kendisi de maruz kalıyor. Herhangi bir konuda nefret söylemini oluşturan kişi ya da topluluğa göre; düşünülmesi gereken, inanılması gereken sadece bir algılama hali, düşünce bütünü vardır. Bunların dışında düşünenler ve inananlar lanetlenir ve ötekileştirilir. Oluşturulan nefret zaman zaman şiddete de dönüşür, kavgalar çıkarır, kan döktürür.
İnsanın hayatının her anında hatırlayacağı birinden nefret etmesi demek, yaşamının sonuna kadar o nefretin içerisinde hapis kalması demektir. Peki nefret duygusundan nasıl arınacağız? Birisinden ya da bir şeylerden nefret ederken şuna dikkat etmeli insan; ‘Benim bu nefretim karşımdaki insana ya da o nefreti duyduğum şeye zarar vermeme sebep oluyor mu?’ Yani daha kısa bir ifadeyle ‘Nefretlerimi, eyleme döküyor muyum?’ Her nefretinizi eyleme dökmüyorsanız güzel. Ama her nefretinizi, her mecrada kusma peşindeyseniz kötü. Ona teslim olduğunuz anda yoksunuz çünkü. Hepimizin bildiği ama pek de uygulamadığı bir söz vardır; ‘Nefret ağır bir yüktür.' Diye. Onun için kendinize bu eziyeti yapmayın. Nefreti değil de sevgiyi yaşamayı tercih edersek hayat bizim için daha güzel olacak.
OKUMALI/ AKLINDAN BİR SAYI TUT
Polisiye romanların usta kalemlerinden biri olan John Verdon, Aklında Bir Sayı Tut kitabı ile okurlara mükemmel bir gizem sunuyor. Katili bulmaktan daha çok bu gizemi anlamak için kitabı bir kerede okuyabilirsiniz.
Katil, kurbanlarına bir mektup gönderiyor ve mektupta bedel ödeme zamanının geldiğini söylüyor. Onları çok iyi tanıdığını ve bunu kanıtlamak için de kurbanlarından akıllarında bir sayı tutmalarını istiyor. Kurbanlar sayı tuttuktan sonra ilave zarfı açıyorlar ve tuttukları sayıyı karşılarında görüyorlar.
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap – Aklından Bir Sayı Tut kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
İZLEMELİ/ GÜZEL VE ÇİRKİN
Bütün servetini kaybeden bir tüccar, altı kızıyla birlikte taşraya gider. Çocukları arasındaki Güzel, en hayat dolu olanıdır. Zorlu bir yolculuğun ardından tüccar, bir gül çaldığı için onu ölümle cezalandıran Çirkin’in sihirli krallığını keşfeder. Ailesinin başına gelen korkunç olaylardan kendisini sorumlu tutan Güzel, babasının yerine kendi canını feda etmeye karar verir ancak Güzel’i Çirkin’in şatosunda büyülü bir aşk beklemektedir.
DİNLEMELİ/ YÜRÜYORUM İÇİMDE
Ferman Akgül’ün “Kendi içsel yolculuğumu anlattım.” şeklinde nitelendirdiği ilk solo albümü “Yürüyorum İçimde” müzikseverlerin karşısında! Albüm, 06 Records işbirliği ile EMI – Universal Müzik Türkiye etiketiyle karşınızda.Albümle aynı adı taşıyan çıkış şarkısının videosu, Kilyos sahillerinde Anıl Tütüncüoğlu ve Ferman Akgül ortak yönetmenliğinde çekildi. Şarkının müziği Akgül’e sözleri ise şair akrabası Şevki Dinçal’a ait.