BÜYÜK TAARRUZ (Yeni Kitaptan)
1 Eylül 2023, CumaTweet |
Cevat YILDIRIM
Sakarya Savaşında Yunan Ordusu ve onların destekçileri Anadolu içlerinde durduruldu. Sıra düşmanı yurttan atmaya geldi. Para yoktu. Ordunun da eğitimle savaşa hazırlanması gerekiyordu. Atatürk ve Fevzi Paşa yapılan işleri ve gerekli şekilde orduyu denetliyordu. Vatanı kurtarmak için mecliste sürekli görüşmeler yapılıyordu. Muhalif milletvekilleri niçin taarruz etmiyoruz diye yakınıyordu. Değişik gruplardan vekiller mecliste bazen gereksiz eleştiriler yapıyordu. Mustafa Kemal, kimi zaman aklıyla, bazen de yüreğiyle kritik yapan kişileri ikna ediyordu.
Yapılacak taarruz için bazı olumsuzluklara rağmen, Türkler geleceğe güvenle bakıyor, Başkomutana inanıyor, açıkçası bir varoluş mücadelesi veriyordu. Türk Ordusunun en büyük avantajı ömrü cephelerde geçmiş bir kurmay kadrosuna ve Mustafa Kemal Paşa gibi askeri bir dehaya sahipti. Trikopis haricinde Yunan komuta kademesinde Türk Ordusunun Yunan cephesine saldırı yapabileceğine inanılmıyordu.[1]
Türk Ordusu Sakarya Savaşından sonra 26 Ağustos 1922'ye kadar eğitimini ve gıda- erzak, cephane gereksinimini tamamladı. Yunanlılar Anadolu içlerine daldığı dönemde çok mezalim ve katliam yapmış, fakat Batı Kamuoyu tarafından görmezden gelinmişti.[2] İngiliz subaylar Yunan işgal birliklerinde eğitim veriyor, sevk ve idarede aktif olarak rol oynuyordu. Her yönden yardım ettikleri Yunan askeri gücüne silah ve istihbarat yardımı da yapıyorlardı.[3] Türk Ordusunca sıra düşmanı Yurttan atmaya geldi. Elbet atılacaktı.
28 Temmuz 1922’de Konya’da askeri birlikler arası bir futbol maçı düzenlendi. Konya’dan Akşehir’e gelindi. Ordu komutanlarının görevi belirlendi. 20 Ağustos 1922’de komuta heyeti Akşehir’de toplanıp saldırı planını görüştü. Büyük taarruzda plan baskın şeklinde saldırıydı.
Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa tarafından bizzat emir verilerek taarruzun yapılacağı noktaya gerekli yığınaklar yapıldı. Asker geceleri yürüyor, gündüz ağaçlar arasında saklanıyordu. 14 Ağustos 1922 gecesi başlayan yığınak 24 Ağustos gecesi bitirildi.[4] Aynı gün 24 Ağustos 1922’de Türk Ordusu Karargâhı Akşehir’den Şuhut’a taşındı. Komutanlar 25 Ağustos sabahı Şuhut’tan Kocatepe’nin güney batısında çadırlı ordugâha geldi. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, I. Ordu Komutanı Nurettin Paşa hepsi kendi çadırlarına yerleşti.
26 Ağustos 1922 sabahı şafakla taarruz topçu ateşiyle başladı. Yunan siperleri top gülleleriyle dövüldükten sonra saat 06.30’da Kocatepe’den Erkmentepe’ye doğru I.Ordunun her tümenindeki alaylar görev yerlerinden hücum etti. Kalecik sivrisi Erkmentepe, Belen tepe ve Tınaz tepenin bulunduğu 10 km.lik alan yarma harekâtının yapılacağı alandı. Türk Süvari Kolordusu gece tek sıra halinde Toklusivrisi yanından Ahır Dağlarını aştı. Fahrettin Paşa’nın Kolordusu Yunan siperlerinin arkasına geçti. Tepelerden beş Türk tümeni hücuma geçti. Mevzilerde aşırı tahkimat yoktu. Tel örgüler makasla kesilerek düşman siperlerine saldırı geliştirildi. İlk günü yarma harekâtı başarılamadı. Fakat bazı tepeler alındı. O gün Yunanlılar ön cephelerden geriye atıldı. Çatışmalar karşılıklı sürüyordu. Süvari Kolordusu Sincan ovasına girince Yunan ordusunda heyecan başladı. Yunanlılar arkadan da çevrilince geride bulunan tepelere doğru kaçtılar. Kaleciksivrisi ve Tınaztepe 27 Ağustos sabah erken saatlerde düştü. 57 Tümen Çiğitepe’ye hücum ediyordu. Tepe ilk günü saat 11.00’e kadar alınamayınca Komutan Yarbay Reşat Bey, tabancasıyla intihar etti. Fakat birkaç saat sonra Çiğiltepe de ordumuzun eline geçti. Albay Kazım Bey tümeniyle Afyon’a girdi. Türk Ordusu 27 Ağustos günü cepheyi tamamen yardı. Düşman Afyon’u boşalttı. Şehri Türk ordusuna bıraktı. Komuta heyeti Yunan karargâhına geldi. Başkomutan ve yüksek rütbeli komutanlar 27 Ağustosu 28 Ağustosa devreden gece Afyon şehir merkezindeydi. Yunan ordusu hiç durmadan cepheden uzaklaşıyordu. Türkler 28 Ağustos’ta çevredeki tüm tepeleri aldı. Yunan tarihçilerinden Vasilikos kendi ordusu için, silahlarını atarak kaçıyordu diye bu bölümü anlatmıştı. Yunan mevzilerindeki pek çok makineli tüfek ve top yüklemeye fırsat olmadan Türklerin eline geçti.[5] Yunan ordusu Dumlupınar’a doğru geri çekiliyordu. Türk süvarileri, Afyon’dan Dumlupınar’a ve Uşak’a giden yolları keserek düşmanın geri çekilme yollarını değiştirdi. Trikopis İlbulak Dağına vardığında elinde üç tümen kaldı. Franco kuvetleri ile Trikopis’in birliklerinin birleşmesini süvarilerimiz önledi.[6]
Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa Orduya Trikopis kuvvetlerinin Dumlupınar mevzilerinde kuşatılması emrini verdi.[7]
Yunanlılar 30 Ağustos 1922 tarihine kadar kaçmayı sürdürdü. Mustafa Kemal Paşa, 29 Ağustos akşamı Afyon’da Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve I.Ordu Komutanı Nurettin Paşa ile harita üzerinde harekâtı inceledi. Cephe komutanına çember içine alınan yabancı kuvvetlerin imha edilmesi emrini verdi. 30 Ağustos sabahı, Mustafa Kemal Paşa I.Ordu 4.Kolordusunun bulunduğu Dumlupınar’a gitti. Genelkurmay başkanı Fevzi Paşa’yı 2.Ordunun başına gönderdi. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’yı Afyon’da bıraktı. Savaşı takip edip gerekli emirleri vermesini söyledi. Dumlupınar’da General Trikopis’in karşısında 23. Tümen ve doğu yönde 3.Tümen vardı. Cephede 15-20 km.lik mesafe açıklığı vardı. Orada bulunan iki tümene asıl kuvvetler gelinceye kadar düşmanı oyalama görevi verildi. Ada tepe ile Aslıhanlar tepenin kuzeyi taşlık bir alandı. Ortası hamam tası gibi kubbeliydi.
61.Tümen düşmanı çevirirken karşı taarruz yedi. Bu kısımda 1,5 km.lik açıklık kaldı. Yunan başkomutanı Trikopis 6000 kişiyle buradan kurtulmayı becerdi. Türk Başkomutanı sabah 09.00 da Dumlupınar’a geldi. Mustafa Kemal Paşa’nın bulunduğu yer Yunan kuvvetlerine bir piyade tüfeği menzili kadardı. Türk kuvvetler düşmanı bu alanda durdurdu. Gün batana kadar savaş sürdü.
Mustafa Kemal Paşa, ertesi gün 31 Ağustos’ta düşmanın ekseriyetinin yok edildiğini gördü. Savaş alanını gezerken Yunan ordusunun acı mağlubiyetine üzüldü. Fakat Yunanlılar geçtiği yerlerdeki köy ve kasabaları yakıyordu. Derhal tedbir almak gerekti. O meşhur emrini yayınladı.
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”[8]
Yunan Başkomutanı Trikopis 02 Eylül 1922’de Türk askerlerince esir edildi.
16 Eylül 1922 tarihine kadar İzmir civarındaki tüm bölgeler kurtarıldı.
Kurtuluş Savaşı sonunda; “Türk Milletinin asla esir edilemez bir millet olduğu ispatlandı”[9]
. Yunan ordusu bir günde yok edildi. Başkomutanları Trikopis esir alındı. Onunla birlikte ve sonra 21 bin Yunan askeri de esir düştü. Anadolu harekâtının başlangıcında Yunan ordusunun mevcudu 225 bin kişiydi. 121 bin 500 kişi Türk topraklarında tanrılarına kavuştu. Onlar batıya doğru kaçarken bize 365 top, uçaklar, kamyonlar bıraktı. Savaş sonunda 67 bin 500 veya 77 bin 500 kişi kaçıp kurtuldu. [10] Dumlupınar’daki savaşın adı Başkomutanlık Savaşıydı.
Büyük Taarruzun başlangıcında Türk askerinin sayısı 186 bin idi. [11] Savaş sonunda 574 subay, 13 bin 829 er şehit oldu. Türk ordusu 9 Eylül 1922'de Yunanlıları kovalayarak İzmir'e girdi. Gazi Mustafa Kemal memleketi esaretten kurtarıp, Türk Milletine hür ve bağımsız bir vatan bıraktı.
[1] Hikmet Öksüz, İsmail Köse, Amerikan Arşiv Vesikalarında Büyük Taarruz, Türkiyat Mc.C27/2, 2017, 207, 238
[2] Age. s.14,
[3] Age. s.14,
[4] Dr. İsmet Görgülü, Büyük Taarruz
[5] Nilüfer Erdem’in Yunan Tarihçiliğinin Gözüyle Anadolu Harekâtı. (1919-1923)
[6] Dr. İsmet Görgülü, Büyük Taarruz, s.37 Genelkurmay Atase Başkanlığı Kütüphanesi,
[7] Dr. İsmet Görgülü, Büyük Taarruz, s.33, Genelkurmay Atase Başkanlığı Kütüphanesi,
[8] Age. s.52,
[9] Age. s.53,
[10] 19 Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Samsunda, Turgut Özakman, Bilgi Yayınevi, 2006, İstanbul.
[11] 1918-2000 "Türkiye Cumhuriyet Tarihi" Sözlüğü, M.Orhan Bayrak, Milenyum Yayınları, 2000, İstanbul.