ANAYASALAR VE EĞİTİM
11 Nisan 2019, PerşembeTweet |
Cevat YILDIRIM
Şu günlerde Şemsi Belli’nin“Anayaso bize de iltimaso” şiirinden iki dize nedense dilimde dolanmaya başladı. İlginç bir şiirdir. Hakkâri’de Zap suyunda hasta çocukları ile birlikte boğulan bir ailenin dramını anlatır. Neden şiirde Baba Hasso anayasadan iltimas ister? Merak edenler şiiri bulup okuyabilir. Selda Bağcan ve Moğolların birlikte seslendirdiği türkü de bir zamanların gençliğinin yüreklerinde yer etmişti.
Ülkemizde Anayasaların uygulanmasına 1876 yılında başlandı. Adı “Teşkilatı Esasiye Kanunu” idi. Bu yasada devletin rejimi belli değildi. Padişah önce anayasayı kabul etti. Arkasından yasayı kaleme alan Mithat Paşa’yı önce Taif’e sürdü. Birkaç ay sonra paşanın yaşamını ortadan kaldırdı. Anayasa halk oylamasına da sunulmadı. Anayasa da kaldırıldı. Yasanın on altıncı maddesi eğitimi düzenler. Bugünkü sözcüklerle şu şekildeydi. “Bütün okullar devletin koruması ve denetimi altındadır. Osmanlı Devletinin eğitimi söz gelişi birlik ve düzen içinde yürütülebilmesi için ülkedeki çeşitli milletlerin önem verdiği ilkelere ait olan usullerde eğitim ve öğretim yapılması gerekir”
1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edildi. Yeni bir anayasa getirilmedi I.Meşrutiyet’te kabul edilen anayasa uygulamaya alındı. 1921 Anayasası da “Teşkilatı Esasiye Kanunu” adını taşımaktaydı. Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlar Kurulunca hazırlanan yeni anayasa TBMM’de tartışılarak kabul edildi. Olağanüstü koşullarda hazırlanan yasa sadedir ve 23 maddedir. Milli Egemenlik ilkesi açıkça belirtildi. Yasaya göre TBMM hem yürütme, hem yasama yetkisine sahipti. 11. Maddede evkaf, maarif, sıhhiye, iktisat ve ziraat konularının vilayet meclislerine bırakıldığı yazıldı.
1924 Anayasasının birinci maddesinde rejimin bir Cumhuriyet olduğu açıklanır. İkinci madde ile “Türkiye Devleti’nin dini, dini İslâm’dır. Resmi dili Türkçedir. İdare merkezi Ankara şehridir” 9 Nisan 1928 günü 120 imzalı bir öneri ile ikinci maddede değişiklik teklifi verilerek, 10 Nisandan itibaren geçerli olarak kabul edilmesine karar verildi. Anayasadaki din maddesi kaldırıldı. Yerine “Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Layık ve Devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkenti Ankara’dır” cümleleri eklendi. 5 Şubat 1937’de yapılan değişiklik ile “Laiklik ilkesi” anayasada açıkça yer aldı.
1946 yılında çok partili hayata geçildi. Yapılan seçimleri Demokrat Parti kazandı. On yıllık iktidar 1960’da askeri darbeyle sona erdi. Kurucu Meclis tarafından yeni anayasa taslağı hazırlandı. Halkın oyuna başvuruldu. Türk halkı büyük çoğunlukla 1961 yılında yeni anayasayı kabul etti. 1961 Anayasası kişiler için “temel hak ve özgürlükler” bakımından oldukça ileri durumdaydı. Bu anayasa kuvvetler ayrılığına önem veren bir hukuk belgesiydi. 1961 Anayasasında Anayasa Mahkemesi ilk kez yer aldı. Anayasanın 157 maddesi ve 22 geçici maddesi var. En önemli maddelerinden biri de ikinci maddedir. Yazılan tümcede yasanın demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğu vurgulanmıştı. Ellinci madde vatandaşın eğitimi ile ilgilidir. Halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasını devlete görev olarak verildi. 1971 yılında özgürlük içeren maddelere sınır getirilse de anayasa 1980 yılı askeri darbesine kadar yürürlükte kaldı.
Darbeciler yeni bir anayasa hazırlattı. Halkın görüşüne sunuldu. 1982 yılında büyük çoğunlukla anayasa kabul edilmiş oldu. Birinci maddesinde Türkiye Devleti’nin bir Cumhuriyet olduğu yazıldı. İkinci maddede ise Türkiye Cumhuriyeti’nin “Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” şeklinde ifade edildi. 1982 Anayasası 177 asıl madde ve 19 geçici maddeden meydana geldi. Yukarıda bazı maddelerine değinilen anayasada kırk ikinci madde eğitim ve öğretim hakkıyla ilgilidir. “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır” biçiminde yazıldığı görüldü.
Atatürk yirminci yüzyılın en büyük lideridir. 57 yıllık kısa hayatında 3997 kitap okumuştur. Eğer okumasaydı Türkiye Cumhuriyetini kurabilir miydi? Mardin’den çıkıp Amerika’da yaptığı araştırmalarla 2015 yılında Kimya Alanında Nobel Ödülünü alan Aziz Sancar, Türkiye’nin gurur kaynağıdır. Yetiştiği ortamı Atatürk Türkiye’sine borçlu olduğunu açıkladı. Onun adını tüm dünya öğrendi. Bazı vatandaşlar laiklik kavramını dinsizlik sanmaktadır. Oysa laiklik her kişinin düşüncesinde ve inancında serbest olduğu anlamındadır. Ne güzel, İslâm inancına sahip vatandaşlarımız hür bir şekilde her yerde ibadetlerini yapabilmektedir. 2019 yılında daha çok kitap okumaya ihtiyacımız var. Eğer Cumhuriyeti yüceltmek istiyorsak yaşam boyu kitap ve diğer yayınları okumalıyız
Tabii ki, yeni Aziz Sancarlar yetiştirmek istiyorsak, Atatürk’ün “Benim manevi mirasım akıl ve ilimdir” fikrini sıkı şekilde takip etmelidir. Bu araştırmayla tüm eğitimcilerimize sağlıklı çalışmalar ve başarılar dilerim.