19 MAYIS’I ASLA UNUTMA
19 Mayıs 2020, SalıTweet |
Cevat YILDIRIM
Mustafa Kemal, 1927 yılında yazdığı ve okuduğu “Nutuk”a şöyle başlar. “1919 yılı Mayıs’ın on dokuzunda Samsun’a çıktım.” Başlangıçta yurdun durumunu tahlil eder. Padişah ve hükümetinin işgalcilerle birlikte hareket ettiğini, yurdun birçok yerinin İtilaf Devletlerince işgal edildiğini, azınlıkların her birinin ülkeden toprak koparmak için dernekler kurduklarını, ülkede asayişin kalmadığını açıklar. O zaman “Ya bağımsızlık, ya ölüm” diyerek hareket edilmesi gerektiğini ve bu yolda yapılan mücadeleyi anlatır.
Biraz daha geriye gidebilirsek, 1905-1909 yılları arasında Yemen isyanında otuz bin şehit verdik. “Giden gelmiyor” diye ağıtlar yakıldı. Arkasından Balkan Savaşı’nda hezimet, kısa süre sonra I. Dünya Savaşı başladı. Anadolu çocukları Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarında dört bir tarafa savruldu. Halk yaşamdan bezmişti. Anneler ve babalar çocuklarını, gelinler eşlerini, yavrular babalarını kaybetti. Nüfus 11 milyona düştü. Tarım yapacak genç kalmamıştı. İhtiyarlar karasabanla toprağı devirmek için çaba gösteriyordu. Sakat insanlar çaresiz ortalıkta geziniyordu. Cephede bırakılan insanımız yetmezmiş gibi zulüm kolera ve tifüs gibi salgınlarla başımız beladaydı. Hastalıklar çocukları ve yaşlıları toprak altına gönderiyordu. Padişahların aldığı borçların ödenmesi için emperyalistler yurdun vergi kaynaklarına el koydu. Sadece vergiler mi, birçok yeri de Mondros Mütarekesi’nin 7. Maddesine dayanarak işgal ettiler.[1] Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918 yılında Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda İtilaf Devletleri ile silah bırakılması antlaşması imzalanması Osmanlı Devleti’nin boğazının sıkılması demekti. Yine bu antlaşmanın 20. Maddesine göre ordu terhis edilecek, silahlar galip devletlere teslim edilecekti.
Yurdun değişik yerlerinde Rumlar her türlü olanağa sahip olup silahlanmıştı. Samsun’da Hamdi isimli bir teğmen makineli tüfek takımını ve askerlerini alarak dağa çıktı.[2] Rum çeteciler Türk teğmenden yılmıştı. Osmanlı Hükümeti Anadolu’da İngilizler ve azınlıklar rahat etsin, asayiş sağlansın diye bir komutanın Samsun ve civarına gönderilmesini istiyordu. Mustafa Kemal için bu bir fırsattı. Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal’i Anadolu’ya tam yetki ile gönderdi. Mustafa Kemal Paşa, müfettişlik bölgesindeki vali ve ordu görevlileri ile görüşüp onlara emir verebilecekti. Samsun’da birkaç gün kaldı. Havza yoluyla Amasya’ya geçti. Burada Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımı onun bir genelgesi ile atıldı. Sivil ve askeri görevlilerden yurdun işgalini protesto etmelerini istedi. Arkasından Sivas yoluyla Erzurum’a gitti. Burada 7-8 Temmuz gecesi askerlikten ayrıldı. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde yurdun kurtarılması için çareler arandı. Atatürk, Sivas Kongresinde seçilen temsil heyeti ile birlikte Kırşehir yoluyla Ankara’ya geldi. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Millete ve Meclise dayanarak bağımsızlık savaşı kazanıldı. Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımıdır. Savaş her türlü yokluğa rağmen Komutan Atatürk’ün yüksek dehası ve Türk Ulusu’nun azmi ve kararıyla kurtuldu. Ulusu çağdaşlığa yükseltmek için birçok devrim yapıldı.
“Atatürk Devrimleri” adı verilen bu çalışmaların başlangıcı da 19 Mayıs 1919’dur. Geçen yıl yüzüncü yılını bu yıl yüz birinci yılını evlerimizin balkonlarında da olsa kutlayacağız.
Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış gününü çocuklara, Samsun’a çıkış tarihini de gençliğe verdi. İlk kez 1935 yılında 24 Mayıs’ta Spor Günü olarak Beşiktaş’ın girişimiyle yapıldı. Fenerbahçe Stadında Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaraylı sporcuların hep birlikte el ele katılımıyla şölen haline getirildi. Atatürk “spor günü”ne onay verdi. İşte o günden bugünlere “Gençlik Ve Spor Bayramını” kutluyoruz.
“Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”[3] diyen Atatürk’ün sözleriyle gençleri ve genç düşüncelileri selamlıyorum.