GÜZELHİSAR’IN GÜLLERi, KARANFİLLERİ
4 Şubat 2022, CumaTweet |
Cevat YILDIRIM
Derede su akıyor, Gelen ona bakyor
Benim güzel sevgilim, Al karanfil kokuyor.(Anonim )
Üç gün önceydi. Bahçemde gezinirken teras tarafında bir ses işittim. O tarafa yöneldim. Kimse yoktu. Karanfile su vermeden önce ince yapraklarını okşadım. “Aliağa’nın tarihini coğrafyasını, sosyal durumunu, mübadele olayını, Aliağa’nın kurtuluşunu ve Atatürk’ün buradan geçerken halkla konuşmasını yazdın. Fakat biz çiçekleri bir kere olsun yazmadın”demez mi?
Karanfile söz verdim. Yanız seni değil, Güzelhisar’ın bütün çiçeklerini yazacağım.
Karanfilleri ilk önce ben nerede gördüm? Ninem (anneannem) bulduğu her teneke kutuya çiçek ekerdi. Eski kovaların içine karanfilleri ekip, toprak damın saçaklarına sıralardı. Al renkliler, ebruliler ve beyazlar. En çok da ateş kırmızısı olanları beğenirdim. Cilveliler ( (mineler) sardunyalar, şebboylar, fesleğenler ve güller. Güzelhisar çocukluğumda sosyal bir köydü. Okuyanı, geleni-gideni ve eğlenceli günleri çoktu. Tütün tarlası kenarına kurulan çardaklarda birkaç aylık zaman geçirilse de; fesleğenler, şebboylar, sarıçiçekler, kasımpatıları ot çardakların önünde görmek olasıydı.
“Karanfil eker misin? Bal ile şeker misin”·? Karanfil ekilir, sevgiliye, nişanlıya da çiçeğin sapına renkli ipler sarılıp gönderilirdi. Güzelhisar kitabımda hıdrellez günlerini çok açık biçimde anlattım. Bazılarını burada kısaca tekrarlayayım. Beş Mayıs günü akşama doğru bir çömlek bulunur. Kızlar, yüzük, küpe, toka, düğme, tarak, mendil, gözlük gibi bir eşyasını çömleği toprağa gömecek kişiye verirdi. Kızların verdiği nesneleri barındıran çömlek gül dibine ağzı kilitlenip gömülürdü. Altı Mayıs sabahı kızlar, kadınlar yakın çevredeki tepelerden kırkbir çeşit bitki ve kır çiçeği toplar, demet yapardı. Bir araya getirilen bitkiler iple bağlanır evin uygun bir yerine asılırdı. Öğleden sonra Kocatepe’ye (Şimdi Güzelhisar Sosyal Tesislerinin bulunduğu tepe ) gidilirdi. Burada hanımlar altı-yedi yaşlarında bir kıza çömlekten önceden verilen nesneleri çektirirdi. Fakat çekim yapılmdan önce bir mani okunur, kimin eşyası çıkarsa mani onun olurdu. Bazı maniler çok ilgi çekerdi. Hanımlar gülüşürdü. Delikanlılar yakalarında karanfillerle hanımlar grubunu uzaktan izlerdi. Çiçeğin sapı kırmızı, sarı veya pembe iple sarılırdı. Renklerin bir anlamı vardı. Köyün gençleri sabah erken kalkar çayıra giderdi. Kocabatak’tan) katrancık ( mor salepler) çiçeklerini toplar, atların yular, eyer takımlarını süslerdi. Kuşluk vakti ana caddede at yarışı olurdu.
Ortaokula gittiğim sıralarda, Güzelhisar ormanlarında yabani glayöller ile anemonları görürdüm. Köye dışarıdan gelen kişlier, güzel çiçeklerin soğanlarını söküp götürdüler. Eğer ormanda bir ağlama sesi duyarsanız, biliniz ki, çiçeklerin katırtırnağı adını verdiğimiz kardeşlerinin ya da arkadaşları kekiklerin üzüntülü sedası olabilir.
Güzelhisar’da yalnız bunlar mı cami hazirelerinde erkek mezar taşı kavuklarında gül motifleri görülür. Küçük yaşta ölenlerin serpuşunda tomurcuk, biraz orta yaşa doğru gonca, ileri yaşta vefat edenlerin kavuğunda açmış gül motifi bulunurdu. Yine mezarların üstünde zambak çiçeklerinin çok ekildiği fark edilirdi. Kadın mezar taşlarının şahidesinde gül buket ve vazoları işlendiğini görebilirdiniz.
Dağlarında, mezarlıklarında, insan yakalarında türlü çiçeklere rastlanılan evlerin bahçelerinde acaba hangi çiçekleri görmek olasıydı? O yıllarda evlerin bahçelerinde gül ve karanfilden başka gördüğüm çiçekler şunlardı. Sardunyalar, hatmiler, aslanağzı, menekşeler, mineler, zambaklar, pelin, sümbül, kasmpatı, papatya, kedi tırnakları, hanımelleri ilk akla gelenlerdi. Gençlik yıllarımda köy içinde su yoktu. Genelde uzak çeşmelerden su getirilir. Ev işinde kullanılırdı. Yine testi, kova ve güğümle, ablalar, anneler ve ninelerin su taşıyıp çiçek yetiştirdiğine çok kere tanık olmuştum.
Karanfil dedi ki; rahmetli senin eşin küçük şirin bir aletle saksımızdaki toprağı karıştırıp havalandırırdı. Su verirken bizimle tatlı bir biçimde konuşurdu. Devam etti konuşmaya, bizler bitkisel bir çiçeğiz. Çiçekleri çok seven her hanım kendi evinin çiçeğidir. Geçmiş yıllarda güzel çiçek ekilen, dikilen mahallelerde çiçek olan hanımlar yine canlı renkli karanfiller, çiçekler yetiştirebilir. Çiçekler insanın yüreğinde yeni umutlar meydana getirir. Aliağa Belediye Başkanının da çiçekleri sevdiğini yaptırdığı parklardan anlıyorum. Öyleyse, mahalle muhtarları ilçe yönetiminden aldığı ışıkla halkını çiçek sevgisine teşvik edebilir. Bazı mahallelerin bu konuda iyi işler çıkaracağını umuyorum. Yapılan yarışmada altı ay sonra en güzel bahçe veya balkona uygun bir ödül verilebilir. Haydi, muhtarlar gayret sizden.
Bizim manilerimizde, ninnilerimizde, masallarımızda çiçeklerle ilgili güzel anlatılar var. Kendileri de birer çiçek olan hanımlar çiçek sevgisiyle çevrelerini güzelleştireceklerine inanıyorum.