İSTANBUL- SAMSUN YOLU İSTİKLAL YOLUDUR
19 Mayıs 2021, ÇarşambaTweet |
Cevat YILDIRIM
( “Umudun ışıklı çiçekleri gençler için yazmam gerekiyor” dedi )
Mustafa Kemal, Samsun’a ne maksatla çıktı?
Bu soruya doğru cevap vermek için, konuya; biraz daha önceki yıllardan ve aylardan başlamak gereklidir. Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Limni Adası’nın Mondros Limanında İtilaf Devletleri ile “Silah Bırakma Antlaşması” imzaladı. Mustafa Kemal o sıralarda Suriye Cephesindeydi. Antlaşmanın şartlarını çok ağır buldu. Hükümet ilgililerine, sadrazama hatta padişaha telgraflar çekerek, bunun kabul edilmemesini istedi. Hiçbir devlet yetkilisi, eski paşalar bu ağır şartları eleştirmiyordu. Padişah Hükümeti Mustafa Kemal’i İstanbul’a çağırdı.
Mustafa Kemal, başkente geldiği gün 13 Kasım 1918’di. İtilaf Devletleri zırhlı gemileri Haydarpaşa Garı önünden İstanbul’un merkezine doğru tüm boğaza yayılarak, hareket halindeydi. Sarayın ön kısmına sıralanıp demir attılar. Toplarının namlularını padişahın sarayı yönüne çevirerek dizildiler. Mustafa Kemal, o gemilerin hareketlerini üzüntüyle seyretti. Yanında yaveri Cevat Abbas vardı. Ona hitaben “üzülme, geldikleri gibi giderler” dedi. O koca zırhlıların işgalinden dört saat sonra küçük Kartal askeri gemisiyle tophaneye çıkabildi.
Tam altı ay birçok milletvekili, subaylar, kıdemli yaşlı paşalar ve sadrazamla konuştu. Acaba savaş bakanı olursam işleri düzenli hale getirebilirim diye düşündü. İstanbul’da fikirlerini savunmak için “Minber” isimli bir gazete çıkardı. Padişahla Anadolu’ya gidinceye kadar altı kez görüştü. Padişah Vahdettin “Kaderimi Allah’tan sonra İngilizlere bıraktım” diyerek asla yabancı askerlere karşı koyma fikri taşımıyordu. Daha sonra milli kuvvetleri yok etmek için Hilafet ordusu bile kurdu.
İtilaf Devletleri, Mondros mütarekesinin 7. Maddesine dayanarak Anadolu’nun birçok yerini işgal etti. Samsun ve çevresinde Rum çeteler Türk köylerini basarak halkı yıldırmak istiyordu. Fakat karşılarına Karadeniz’in yiğit evlatları silahlarıyla çıkınca sızlanmaya başladılar. İngilizlerden yardım istediler. Yabancı askerlerin komutanları İstanbul’a asker çıkarmalarına rağmen antlaşmanın koşullarını ilk aylarda hemen yürürlüğe koyamadılar. Fakat Hıristiyanlara karşı toplu katliam yapıldığını iddia ederek, Osmanlı Hükümetine baskı yaptılar. İngilizler, 9 Mart 1919’da Samsun’a 200 kişilik bir birlik gönderdiler. Merzifon’a da 50 kişilik küçük bir kuvvet göndermeleri bölge halkını kaygılandırdı. 17-18 Mart gecesi Teğmen Hamdi Bey askeriyle dağa çıktı. İngilizlerin işgal komutanı Calthorpe, sadrazama bir yazı göndererek Karadeniz’deki karışıklıkların önlenmesini istedi. Karadeniz Bölgesi’ne bir kurul gönderilmesini bildirdi. Diğer bir İngiliz komiser vekili Webb sadrazamın yüzüne kaşı karışıklara kısa sürede çözüm bulmasını söyledi. Hükümet Başkanı Damat Ferit ve hükümeti Karadeniz’e Mustafa Kemal Paşa’yı göndermeyi düşünüyordu. Acaba Mustafa Kemal Paşa Türk direnişini önleyebilecek miydi?
Başlangıçta sadrazam, Kemal Paşa hakkında kararsızdı. İç işleri Bakanı ve Savaş Bakanlarının güvence vermesiyle razı oldu. Mustafa Kemal Paşa’dan silahların toplanmasını, çetelerin tutuklanmasını şuraların asker yazımının önlenmesi için talimat verildi. Paşa İstanbul’da durmakla faydalı işler yapamayacağını düşünüp, bir an önce Anadolu’ya geçmeye karar verdi. İngilizler Karadeniz’e gidecek generalin geniş yetkilerle donatılmasını İstanbul Hükümeti’nden istemişlerdi. Böylelikle Atatürk’ün ekmeğine yağ sürmüş oldular.
Mustafa Kemal Paşa, Genel Kurmay ikinci başkanı Kazım İnanç Paşa ile görüşerek, Anadolu’da idari ve askeri yetkililere emir verecek şekilde talimatname hazırlattı. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da bulunduğu altı ay süresince Anadolu’ya geçiş yolarını araştırdı. Çaresiz kalırsa Gebze –Tavşancıl üzerinden sivil olarak gitmeyi de aklından geçirdi. Şişli’deki evde Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir Paşa ve İsmet İnönü ile görüştüğü gibi birçok önemli kişi ile de konuştu. Fikren, izleyeceği yol hakkında kesin kararlar aldı. Ali Fuat Paşa’nın babası İsmail Fazıl Paşa İç İşleri Bakanı Mehmet Ali Bey’le konuşmasını sağladı. Denizcilik Bakanı Avni Paşa ile yakınlık meydana getirdi. Savaş Bakanı Şakir Paşa ile yaveri Cevat Abbas’ın girişimiyle görüştü. İç İşleri Bakanı Mehmet Ali Bey de Sadrazam Ferit Paşa’nın kararsızlığından kurtulması için etkili oldu. Atatürk’ü yine de sorup soruşturdu. Fakat Vahdettin’le olan Almanya gezisi yakınlığından dolayı son kararını verip, Mustafa Kemal’e inandı. Kazım Karabekir Paşa Nisan ayında Erzurum’daki 15. Kolordu’nun başında görevlendirildi. Ali Fuat Paşa da Şubat 1919’da Konya’daki birliğinin başına gelmişti.
Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ( Çakmak) ve Cevat Paşa ile görüşmelerinde Anadolu’da direniş yapacağını söyledi. Cumhuriyetin kurulmasından üç yıl sonra Anadolu’ya geçiş yolunda talihinin kendisine yardımcı olduğunu bir gazeteciye söyledi. 4. Mayıs 1919 günü İstanbul’da Bakanlar Kurulu görüşerek onun Samsun’a gitmesini onayladı. İstanbul’dan ayrılıncaya kadar İstanbul’da geçerli siyasete uyar göründü. Padişah Vahdettin’e göre Mustafa Kemal Karadeniz’e Türklerin elindeki silahları toplamak için gönderildi. Mustafa Kemal’in gerçek düşüncesi halkı direnmeye çağırarak harekete geçirmekti.
Mustafa Kemal Paşa’nın asıl niyetinin milli mücadele olduğu anlaşılınca derhal geri çağırıldı. Telgraflar arka arkaya gönderildi. Görevden alındı. Rütbeleri, nişanları alınıp, idama mahkûm edildi. Üzerine ihanet şebekeleri, Hilafet ordusu gönderildi. Her türlü kararın altında padişah Vahdettin’in imzası vardı.
16 Mayıs 1919 tarihinde bir Cuma sabahı on altı kişilik maiyeti ile üçüncü kolordu komutanlığına atanan Refet Bele ve onun emir subayı beraber on sekiz kişi Mustafa Kemal Paşa ile 19 kişi Samsun’a doğru Bandırma vapuruyla yola çıktı. 1926 yılında İzmir Valiliğine getirilen Kazım Dirik, yolculukta Atatürk’ün Kurmay başkanıydı. 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ü taşıyan gemi Samsun limanına girdi.
İstanbul’a zırhlı gemileri ile gelen emperyalistler ve yardımcıları üç yıl sonra “geldikleri gibi gittiler” Mustafa Kemal Türk Milletine inanarak ve güvenerek Kurtuluş Savaşıyla işgalci yabancı güçleri yurdumuzdan çıkardı.