CUMHURİYETE GİDEN YOLUN BAŞI ONDOKUZ MAYIS
19 Mayıs 2017, CumaTweet |
Cevat YILDIRIM
Mustafa Kemal 13 Kasım 1918 günü Suriye Cephesinden İstanbul’a döner. O gün emperyalist güçlerin elli beş savaş gemisi ve altı denizaltısı İstanbul’u işgal eder. Haydarpaşa Garından gemileri seyreden Çanakkale Kahramanı;“Geldikleri gibi giderler”der[1] Gerçekten üç yıl on ay sonra geldikleri gibi gittiler.
Mustafa Kemal Atatürk “1919 yılı Mayısının 19 uncu günü Samsun’a çıktım” diyerek 15–20 Ekim 1927 tarihlerinde altı günde söylediği tarihi nutkuna başlar. Büyük Savaş sonunda ağır şartlarda silah bırakma anlaşmasını kabul ettirildiğini, milletin fakir ve yorgun halde olduğunu anlatır. Memleketi bu hallere düşürenler yurdu terk eder, padişah Vahdettin yalnız şahsını ve tahtını düşünür. Ordunun elinden silah ve cephanesi alınmıştır. İtilaf Devletleri anlaşma hükümlerini hiçe sayarak yurdun birçok yerine asker çıkarıp işgal eder. Bu yetmez, 15 Mayıs 1919 günü onların izin ve destekleri ile Yunanlılar İzmir’e çıkarlar.
Yurt sathında Rumlar, Ermeniler ülkeyi parçalamak için toplantılar yapar ve birtakım dernekler oluştururlar. Patrikler, papazlar ve azınlık okulları durmadan örgütlenir. Okullardaki yemek salonları tapınaklardaki bodrumlar silah deposu olur. İstanbul’da ve ülkenin önemli vilayetlerinde Kürtlüğü, İslamcılığı canlandırmak, İngilizlerle işbirliği yapmak, Amerika’nın mandası altında çalışmak üzere fikirler ortaya atılır. Bu hedeflere ulaşmak için bazı kişiler dernek ve birlikler oluşturur. Karşılık olarak, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde ve Trakya’da yurdu yabancılara vermemek üzere savunma yapacak dernekler, çalışma grupları oluşturmak üzere Türkler tarafından girişimlerde bulunulur. Ülkeyi yabancı boyunduruğuna bağlamak üzere kendilerine aydın denilen kişilerin emperyalist ülkelerin askerini çağırma düşünceleri ne kadar sakat bir fikir olduğu tarihimizi bilenler tarafından açıkça ifade edilir. Mustafa Kemal böyle bir ortamda, bu tür aymaz kişilerle de çalışmak zorunda kalır. Güçlü efendilerin koruyuculuğuna sığınmak isteyenlerin içinde eskiden devletin önemli mevkilerinde bulunmuş bazı kişiler de vardır. Diğer taraftan iyi niyetli bölgesel kurtuluş çarelerini savunanları da belirtmek gerekir. İşte bu ortamda Mustafa Kemal’in tek düşüncesi MİLLET EGEMENLİĞİNE dayalı yeni bir Türk Devleti kurmaktır. Esirliği asla kabul etmez. Parolası “Ya İstiklal, Ya Ölümdür.” [2]
Mustafa Kemal, İstanbul’dan 16 Mayısta Bandırma Vapuru ile yola çıkmıştır. 19 Mayıs günü Samsun’a ayak basar. İngilizlerin asker bulundurduğu bu şehirden kısa süre sonra ayrılır. Anadolu’da kurtuluş çarelerine girişir. Derhal ordu komutanları ve valilerle telgraflar yoluyla görüşür. Yunan Ordusu da İzmir’den sonra Manisa ve Aydın’ı işgal eder. Mustafa Kemal Paşa, düşmanın ilerleyişini durdurmak için protesto toplantıları yapmayı öğütler. Memleket halkını tüm olumsuzluklara rağmen birlik halinde tutmak için çabalara girişir. Samsun’dan Havza yoluyla Amasya’ya gelir. 22 Haziranda görüşlerini açıklayan bir genelge yayınlar. Komutanlar vasıtasıyla bunu memleket halkına duyurur. Genelgenin sekiz maddesi de önemlidir. Fakat üçüncü madde şu şekilde yazılmıştır. “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”[3] Memleketin bu kötü koşullarında da milletine güvenmektedir. Diğer önemli maddelerde Erzurum ve Sivas’ta kongreler yapılabilmesi için delege seçilmesi, seçilenlerin güvenlik içinde Sivas’a ulaşmalarının sağlanmasını da Tokat yoluyla Sivas’a ve oradan Erzurum’a hareket eder. İstanbul, Mustafa Kemal’i geri çağırmaktadır. Önce Erzurum’da ve bilahare Sivas’ta toplantılar düzenlenecektir. Mustafa Kemal’i adım adım takip eden İngilizler padişah hükümetini sıkıştırıp, onun İstanbul’a döndürülmesini isterler. Sekiz Hazirandan sekiz Temmuza kadar İstanbul Mustafa Kemal’in geri gelmesini bildiren telgraflar yollanır. Nihayet 8 Temmuzu 9’a bağlayan gece ipler tamamen koptuğundan Kemal Paşa çok sevdiği askerlik mesleğinden ayrılır. Keyfiyet ordulara ve millete duyurulur.
Bunun üzerine kimi vilayetlerde bulunan ordu komutanları görevini bırakıp İstanbul’a gider. 23 Temmuz 1919 günü Erzurum kongresi toplanır. 4–11 Eylül tarihlerinde Sivas Kongresinde vatanın kurtuluşu için çareler aranır. Sivas’ta bir kısım delege Amerikan mandasına yönelir. 11 Eylül 1919 günü bir temsil heyeti seçilerek toplantı tamamlanır. Mustafa Kemal Kırşehir yoluyla 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara’ya ulaşır.
Asıl önemli konu, askerlikten ayrıldığı günden onbir gün sonra Mazhar Müfit sorar:
“Muvaffakiyet takdirinde hükümet şekli ne olacaktır” Cevap:
“Cumhuriyet olacaktır” [4]
Gazi Mustafa Kemal Samsun’a ayak bastığı gün kafasında belirlediği yol Cumhuriyet yoluydu. Kurtuluş Savaşı sonunda Türk Halkının gösterdiği başarıyı şöyle yorumlar:
“Türkiye’nin bugünkü mücadelesi, yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye, büyük ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün doğunun davasıdır.” [5]
Mustafa Kemal’in tutuğu siyasi, ekonomik ve kültürel yol bağımsızlık isteyen tüm uluslara örnek oldu.